YÖK’ten Boğaziçi Üniversitesi açıklaması!

YÖK’ten Boğaziçi Üniversitesi açıklaması!
19:00 - Ocak 5 2021 Salı

Boğaziçi Üniversitesi’ne yeni rektör atanmasının ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) yazılı ve görsel basında çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, “Boğaziçi Üniversitesi, yüksek öğretimde hem ulusal hem de uluslararası alanda başarılı ve saygın bir üniversite.

Nitekim bu başarısından dolayı Boğaziçi Üniversitesi, YÖK tarafından yükseköğretim sistemine eklenen ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Müdürlüğü tarafından desteklenen “Araştırma Üniversitesi” kategorisine dahil edilmiştir. Nitekim, Strateji ve Bütçe Başkanlığı Başkanlığı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nin talebi üzerine; 2020 yılı başında öngörülen ödeneklere ek olarak, proje desteği olarak yıl içinde toplam 50 milyon ek ödenek tahsis edilmiştir.

“YÖK Gelecek Projesi” nde, YÖK tarafından benimsenen kalite ve başarıyı ödüllendirme anlayışı çerçevesinde, Boğaziçi Üniversitesi’ne 2020 yılında mevcut prosedürde tahsis edilen kadrolara ek olarak “ek öğretim üyesi atama izni” verilmiştir. “kritik teknolojiler” kapsamında. Üniversite tarafından YÖK 100/2000 Projesi kapsamında seçilen doktora öğrencileri bu proje kapsamında araştırmalarına devam ediyor. Ülkemizin bir değeri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin bu başarı çizgisini bir üst seviyeye çıkarmak ve araştırma yönünü güçlendirmek hepimizin ortak arzusudur ve bu amaçla sağlanan destek devam etmektedir ”dedi.

“Prof.Dr.Melih Bulu diğer adaylar gibi rektörlüğe başvuru koşullarını karşılıyor”

Yeni rektörün atama sürecinin aynı durumdaki diğer üniversitelerde olduğu gibi ilgili mevzuat çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi rektörlük görev süresinin sona ermesi nedeniyle başlatıldığı vurgulanarak aşağıdaki açıklamalarda bulunuldu. :

“Başvuran adaylar Cumhurbaşkanlığına teslim edildi. Bu atama işlemi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 13. maddesi ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2., 3. ve 7. maddeleri gereğince 02 Ocak 2021 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından yapılmıştır. Dr. Melih Bulu’nun atanması ile tamamlandı.

Rektörümüz tarafından üniversiteye rektör olarak atanan Prof.Dr.Melih Bulu, diğer adaylar gibi rektörlüğe başvuru koşullarını yerine getirmektedir. Bir üniversiteye rektör (aday) olabilmek için önceki veya yeni hiçbir mevzuat, ilgili üniversitenin daimi profesörlerinden biri olmayı gerektirmez.

Nitekim Boğaziçi Üniversitesi geçmişte iki yıldır farklı bir üniversite mezunu ve üye bilim insanı tarafından başarıyla yönetilmiş ve bu durum hiçbir zaman eleştirilmemiştir. Ayrıca ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin başarılı üniversitelerinin genellikle diğer üniversitelerden rektör adayları için arandığı ve atandığı akademik çevrelerde iyi bilinmektedir.

Dolayısıyla, atanan rektörün o üniversitenin daimi üyesi olması şartıyla bir üniversitenin başarılı bir şekilde yönetilmesi, akademinin küresel yapısında anlamlı bir eşdeğer ve gerçekliğe sahip değildir. Ayrıca cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanan adayın akademik kariyerinin en önemli aşamasını ve bu sürecin yedi yılını atandığı Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladığı unutulmamalıdır. rektör olarak atandığı üniversitede akademisyenlik eğitimi aldı.

Öte yandan, sistemde sadece son yıllarda değil, uzun yıllar geriye doğru da bu tür atamaların birçok örneği bulunmaktadır. Rektör tarafından rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun idari tecrübesi çerçevesinde atanmadan önce İstinye Üniversitesi’nde kurucu rektör, Haliç Üniversitesi’nde rektör ve dekan olarak görev yaptığı da unutulmamalıdır. Şehir Üniversitesi.

“Ülkemizde maalesef bir üniversite rektörü atanması sorunun hem başlangıcı hem de sonucu olarak görülüyor”

Açıklamada, bir üniversitenin başarısı için rektör atama şeklinin önemli olduğuna, ancak atama sürecinden sonraki performansının daha da önemli olduğuna işaret edildi.

“Ülkemizde maalesef bir üniversite rektörü atanması sorunun hem başlangıcı hem de sonucu olarak görülüyor. YÖK olarak hesap verebilirlik kültürünü ikame ederek bu yanlış görüşü kırmaya çalışıyoruz ve üniversitelerimizin başarı raporlarını son yıllarda bu amaçla yayınlıyoruz. Bu noktada akademik çevrelerin, kamuoyunun ve hatta siyasetin dikkatini ve eleştirisini yoğunlaştırmak, yüksek öğretimde kalite çıtasını yükseltme çabasına katkı sağlayacaktır.

Nitekim Boğaziçi Üniversitesi rektörünün atanmasından sadece bir veya iki gün sonra üniversitelerimizin akademik performansına ilişkin rapor kamuoyu ile paylaşıldı. Maalesef kamuoyu, şeffaflık için paylaşılan verilerden çok dikkatleri rektörün atanmasına odaklıyor ve konuya siyasi bir bakış açısı veriliyor. Rektörler atandığında, üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesine katkısının o üniversitede kadrolarının varlığıyla değil, yıllık bazda değerlendirilmesi, teşvik edilmesi veya eleştirilmesi ve hatta bunların kapatılmasını talep etmek gerekir. bu başlıklarda somut, ölçülebilir ve mutabık kalınan hatalar varsa kişiler.

Türk bilim hayatını daha ileriye taşımak istiyorsak, bu tür konuları özgürce tartışmalı, fikirler üretmeli ve yüksek öğretim konusunda genel olarak üzerinde anlaştığımız konuları uygulamalıyız. Konu; Tüm akademik ve idari personelin maaşlarının, tüm giderlerinin ve tüm alt yapısının Devlet tarafından karşılanacağı bir düzenin gerekliliğini getirirsek, atanan yöneticilere görev sürelerinin sonuna kadar devlet tarafından koşulsuz iş garantisi verilir ve atanan öğretim üyeleri emekli oldu, ancak üst düzey kamu idaresinin yönetici atamalarında söz sahibi olmadığını söylemeye gerek yok, yaşadığımız dünyada böyle bir model yok.

Bu nedenle, yüksek öğretim ile ilgili konular bireysel olarak değil, felsefi bir temele dayalı bir sistem içinde ve bütünlük içinde ele alınmalı ve toplumda geniş bir fikir birliği arayarak ve sağlanarak çözümler bulunmalıdır.

Bu amaçla önümüzdeki aylarda YÖK’ün bilim hayatımızı ilerletmek, sürekli gelişim temelinde daha hızlı gelişerek kalite odaklı bir büyüme sağlamak için sistemin tüm bileşenlerini kucaklayan bir girişimi olacağını belirtmek isteriz. akademik çevrenin kendi kendini denetlediği ve geliştiği bir ortam yaratır.

Ayrıca yükseköğretim ile ilgili yapılan düzenlemelerde, aldığımız kararlarda ve kurduğumuz süreçlerde öğrencilerimizin nitelikli bilgi sahibi olmasının ve geleceğe katkı sağlayacak sevgi ile donatılmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. ve bu ülkenin kalkınması. Bu nedenle tüm çabalarımızı üniversitelerimizle birlikte öğrenci merkezli yaklaşımlara yönlendirmemiz gerektiğini biliyoruz. “

Kurum tarafından yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Son olarak, üniversiteler tek başına bir rektörün bilimsel bilgisi ve idari tecrübesiyle yönetilebilecek kurumlar değildir. Üniversitelerimizin üst düzey yöneticileri, üniversitenin tüm bileşenlerini dinlemeli ve onlarla istişare içinde süreçleri yönetmelidir.

Boğaziçi Üniversitemizin öğretmenleri, öğrencileri ve idari kadrosuyla birlikte, bir bütün olarak bilimin ışığı altında başarı ve daha iyiyi arayacağına inanıyoruz ve bu doğru. Boğaziçi dahil tüm üniversitelerin rektörleri; Ayrıca tüm öğretmenlerini ve tüm öğrencilerini o üniversitenin en büyük varlığı olarak gördüğüne inanıyoruz. YÖK çerçevesinde Türkiye için evrensel ölçütler üreterek bilim birikimini dün olduğu gibi ülkemizin de kalkınması için enerji harcama yolu, bugün ve yarın Boğaziçi Üniversitesi’nde ifade etmek istiyoruz. “

Utku Şimşek

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi