Yargıtay’ın kararı ‘sözler uçuyor ve metin kalıyor’

Yargıtay’ın kararı ‘sözler uçuyor ve metin kalıyor’
14:00 - Aralık 19 2020 Cumartesi

Film senaryosuna konu olabilecek dava süreci; Yıllarca emekli olmayı hayal eden babanın yurtdışında yaşayan oğlundan Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) sigorta primi borcunu ödemek için borç para istemesiyle başladı.

Gurbetçi oğul, babasının talep ettiği 16 bin Euro’yu banka havalesiyle babasına gönderdi. Parayı SGK’ya ödeyen baba, emekli olduktan bir süre sonra vefat etti. Anne ise emekli maaşını kocasından almaya başladı. Annesine sordu, “Anne, babama ödünç verdiğim parayı ödeyecek misin?” dedi oğul, aldığı şok karşısında şok oldu.

Annesi parayı ödeyemeyeceğini söyleyince Asliye Hukuk Mahkemesi’ne giden oğlu, paranın banka havalesi ile gönderildiğine dikkat çekti. Sanık anne ise kendisine husumet olmayacağını, davacının babasının SGK borcunu ödemeye sevk edildiğini, bu durumda mirasçılara karşı mahkeme dışında dava açılması gerektiğini ifade etti.

Makbuzda havale ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığı iddiasının ve dolayısıyla davaya konu olan paranın davacı tarafından borç olarak gönderildiği iddiasının kanıtlanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etti. Mahkeme; davalının davayı 1/4 miras payı oranında kısmen kabul ettiğine karar verdi. Her iki tarafın avukatları mahkeme kararına itiraz edince Yargıtay 13. Hukuk Dairesi devreye girdi.

Transfer üzerine bir borç beyanı yazılmalıdır

Para transferinin bir ödeme aracı olduğuna işaret eden Yargıtay kararında; “Mahkeme, HMK 203/1-a uyarınca davacının tanığı dinleme talebini kabul etse de; Davaya konu paranın, mirasçı babanın emekli olması için kredi olarak banka kanalıyla davalının annesine gönderilmesi ve sanık miras oranında borçtan sorumlu olacağı gerekçesiyle kısmen kabul edildi. Havale bir ödeme aracıdır ve mevcut bir borcun ödendiğini gösterir. Para emrini gönderen kişinin bu varsayımın tersini ispat etmesi gerekir. Davacının delil olarak dayandırdığı banka havalesinde paranın transfer nedenine ilişkin herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Yine karara dayanak teşkil eden tanık, paranın davacıya verildiğine dair ampirik bir açıklama yapmamış ve davacı bu iddiayı başka bir delille ispatlayamamıştır. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi ve Medeni Usul Kanununun (HMK) ilgili hükümleri gereğince, paranın ödünç alındığını ispat yükümlülüğü davacıya ait olup davacı olamayacağından diğer delillerle kredi ilişkisini ispat ederse, mahkeme davayı reddetmeye karar vermelidir. yazılı olarak kısmi kabul kararı usul ve hukuka aykırıdır ve iptal sebebidir. “ifadeleri yer aldı.

Süleyman Aydın

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi