Plan ve Bütçe Komisyonunda 2021 Bütçesi

Plan ve Bütçe Komisyonunda 2021 Bütçesi
17:00 - Ekim 21 2020 Çarşamba

Başkan Yardımcısı Oktay, 2021 bütçesini sunmak üzere Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısına katıldı. Oktay, bütçenin her zaman olduğu gibi zamanında teslim edildiğini belirterek, bütçenin 17 Ekim 21.54’te teslim edildiğini söyledi. Oktay, bütçenin sahibi olup olmadığı yönündeki iddialara “Bütçe sahibi Cumhurbaşkanıdır” yanıtını verdi.

Oktay, daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2021 bütçesi hakkında milletvekillerine bilgi verdi. Oktay, küresel dünya düzenini yeniden şekillendiren küresel dünya düzeninin etkisiyle bütçenin temel çıkış noktasının Türkiye hak ettiği yeri aldığını belirterek, ” 2021 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesaplar Kanunu İhaleleri; Dünyanın her yerinde can veren, üretim ve ulaştırma holdinglerinin hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerden Türkiye bütçesine ulaşmasına yardım etmek. Salgına rağmen 2021 bütçesi esnaf ve işçilerimizin emeğini alabilecekleri, bir yandan da iş dünyasının çarklarını sorunsuzca çevirebilecekleri bir temele sahip. 2021 bütçesi, şehir hastanelerinden karayollarına, fabrikalardan barajlara pek çok eser açmaya devam eden sağlam hükümetimizin bütçesidir, dünyanın en güçlü ülkeleri olarak kabul edilen ülkeler ise kırıntıları düşürmüş ve sıkıntıya girmiştir. maske savaşı. 2021 bütçesi en büyük ekonomilerden derinden etkilenen OECD ve Avrupa Birliği ortalamasının olumlu ve güçlü bir şekilde ayrışarak Türkiye bütçesini kurtarmaya başlıyor ” dedi.

Oktay, Covid-19 salgınının gölgesinde küresel ekonomik aktivitenin bastırıldığı bir ortamda bütçenin TBMM’ye sunulduğunu belirterek, gelişmekte olan ülkelerde toparlanma sinyalleri olduğunu belirterek, “ Salgının etkisiyle , küresel büyümeye ilişkin tahminler de aşağı yönde güncellendi. Uluslararası Para Fonu’nun 2020 Ekim Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, dünya ekonomisinin 2020 yılında yüzde 4,4 küçülmesi bekleniyor. Bu oran, dünya ekonomisinde 2009 küresel krizinden bu yana yaşanan en derin daralmayı gösteriyor. 2021 yılında dünya ekonomisinin yüzde 5,2 oranında büyümesi bekleniyor. Salgın nedeniyle oldukça büyük ekonomik canlandırma paketleri uygulamaya koyan gelişmiş ülkeler, hem para hem de maliye politikalarıyla ekonomilerini desteklemeye çalışıyor. Alınan tüm önlemlere rağmen, gelişmiş ekonomiler özellikle 2020’nin ikinci çeyreğinde önemli ölçüde küçüldü ve işsizlik oranlarında büyük artışlar gözlendi. Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, gelişmiş ülkelerin 2020’de yüzde 5,8 küçüleceği ve 2021’de yüzde 3,9 büyüyeceği tahmin ediliyor. Rapora göre ABD ve Euro Bölgesi’nin yüzde 4,3 ve yüzde 8,3 küçülmesi bekleniyor. 2020’de sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 5,2 büyüyor. ”

İşsizlik oranının küresel ölçekte sınırlı artış gösterdiğini belirten Oktay, “Sosyal temas gerektiren ve tedbirlerden çok etkilenen hizmet sektöründe çalışanlar; Krizden en olumsuz etkilenen grup, kalifiye, kayıt dışı ve düşük ücretli çalışanlar ve kadınlar oldu. Küresel ekonominin karşı karşıya olduğu en önemli risk, salgının uzaması ve yeniden tırmanması ve tedavi olanaklarının yaygın kullanımının gecikmesidir. Salgın nedeniyle ekonomik faaliyette yaşanan durgunluk, gelirler, sağlık harcamaları ve uygulanan tedbirler açısından ülkelerin kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Artan borç yükü, kamu maliyesinde sürdürülebilirlikle ilgili endişeleri artırmaktadır. ”

Türkiye ekonomisi hakkında bilgi veren Oktay, ” Kamu tüketiminin güçlü desteğiyle özel tüketim ve ekonomimiz 2020’nin ilk çeyreğinde yıllık yüzde 4,4 oranında büyüdü. Bu gelişmelere rağmen Mart ayından itibaren görülmeye başlandı ve duyuruldu Nisan Kovid-19 salgını yaşamın her alanında ortaya çıkan etkisi, ekonomide de kuralları değiştirdi. Salgınlar, Türkiye ekonomisinde olduğu gibi dünya ekonomisine de şok getirdi; Toplumsal hayatı etkileyen kısıtlayıcı tedbirler, kısmi karantina uygulamaları ve firmaların daha az kapasite ile çalışmasına neden olan çeşitli tedbirler kademeli ve ölçülü uygulanmasına rağmen, iç talep ve üretim olumsuz etkilenmiştir. İlk başta, en büyük ticaret ortağımız, Avrupa Birliği’nin dış talebin azalmasındaki ekonomik daralması ve durgunluğun turizm gelirlerine etkisi, Türkiye ekonomisi üzerindeki bariz olumsuz etkinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 9,9 küçüldü. Daralma oranımız aynı dönemde yüzde 14,1 daralan AB ortalamasının ve aynı dönemde yüzde 10,9 daralan OECD ortalamasının altında kaldı. Uygulamaya koyduğumuz Normalleşme Planı ile ekonomideki toparlanma eğilimi Haziran ayından itibaren güçlendi. Salgının en yoğun döneminde uygulanmaya başlanan genişletici ekonomi politikaları, Ağustos ayında kademeli olarak terk edilmeye başlandı ve “Yeni Dengeleme” süreci başlatıldı. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü veriler, ikinci çeyrekteki daralmanın ardından güçlü bir V tipi toparlanmaya işaret ediyor. Böylelikle 2020 yılında ekonominin yüzde 0,3 büyümesi bekleniyor. 2021 yılında büyümenin iç ve dış talep arasında dengeli bir görünüm sergileyeceği ve ekonomimizin yüzde 5,8 büyümesi hedefleniyor. Salgının piyasalardaki durgunluk etkisiyle azalan işgücüne katılma oranı, işsizlik oranının düşmesine neden oldu; Nisan 2020’de işsizlik oranı yüzde 12,8 oldu. Haziran 2020’de başlayan normalleşme süreci ile işgücüne katılım toparlandı; Ancak istihdamdaki artışın aynı hızda iyileşmemesi nedeniyle işsizlik oranı Temmuz ayında yüzde 13,4 oldu. Yılın geri kalanında ekonomik aktivitedeki toparlanmaya bağlı olarak işgücüne katılım ve istihdamın artması beklenmektedir. Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) döneminde istihdamın yılda ortalama 1 milyon 336 bin kişi artması ve 2023 yılında işsizlik oranının kademeli olarak yüzde 10,9’a düşmesi bekleniyor. ”

Oktay, enflasyon verilerine değinerek, “ 2018 yılı Ekim ayında yüzde 25,2’ye yükselen enflasyon, kararlılıkla uyguladığımız politikalar neticesinde Türk lirasının istikrarlı görünümü, ılımlı talep koşulları, işlenmemiş gıda ithalat fiyatları ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme. Eylül ve Ekim aylarında tek haneye geriledi ve 2019 sonunda YEP tahmininin yüzde 11,8 altında gerçekleşti. 2020 yılının ilk çeyreğinde meydana gelen Kovid-19 salgınıyla tüketici enflasyonundaki düşüş eğilimi kesintiye uğradı. Özellikle salgın kaynaklı birim maliyet artışları ve döviz kuru gelişmeleri fiyatlara yansıdı. Bu kapsamda 2020 yılı Eylül ayında yıllık tüketici enflasyon oranı yüzde 11,7 olarak gerçekleşti. Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde enflasyonun kalıcı olarak tek haneli seviyelere indirilmesi çalışmaları ilgili tüm kurumların koordinasyonuyla sürdürülmektedir. ”

Oktay, şöyle devam etti:

Eylül ayında ihracat, salgın öncesi seviyeleri aşarak 2020’nin en yüksek ihracat değerine ve Eylül ayında tüm yılların en yüksek ihracat seviyesine ulaştı. Böylece 2020 yılının üçüncü çeyreğinde ihracat ikinci çeyreğe göre yüzde 34 arttı. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90.9 gibi çok yüksek bir seviyeye yükseldiği görülüyor. İhracatın yılın son çeyreğinde de bu artışın devam etmesini, 2020 yılında 165,9 milyar dolara, program dönemi sonunda 214 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Bu kapsamda 2019 yılında yüzde 18,3 artan seyahat gelirleri 2020’nin ilk sekiz ayında zayıf bir görünüm sergiledi. ”

Oktay, ” Salgınla ilgili süregelen küresel belirsizlikler nedeniyle cari açığın 2020’de 24,4 milyar dolar olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Küresel ekonomide ihracatı ve turizmi destekleyen normalleşme ve altın talebindeki normalleşme ile cari açığın 2021 yılında ılımlı kalmasını bekliyoruz. Öte yandan, ülkemizin yüksek değerini artırmasına da önem veriyoruz. bilgiye dayalı üretim ve sürdürülebilir büyüme trendini sürdürmektedir. Normalde yapısal değişimler geçiren küresel tedarik zincirinde ülkemizin uluslararası rekabet gücünü artırmayı, yerli üretim kapasitesini artırarak ithalata olan bağımlılığı azaltmayı ve turizmin artan önemi ile cari açığı kalıcı olarak düşürmeyi hedefliyoruz. sektör. Öte yandan Karadeniz’de doğalgazın bulunması nedeniyle yeni doğalgaz sözleşmelerinde fiyatların daha rekabetçi olması ve 2023 yılında yerli doğalgazın kullanılmaya başlanacak olması, mevcut durumumuzun kalıcı gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır. uzun vadede hesap bakiyesi. Buna göre, cari işlemler dengesinin GSYH’ye oranının 2021 ve 2022 yıllarında sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 0,7 açık vereceği ve Program dönemi sonunda sınırlı fazlaya döneceği tahmin edilmektedir. ”

Ahmet Umur Öztürk – İbrahim Berat Yılmaz

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi