Kocasının maaşını beğenmeyen bir kadın için Yargıtay’dan flaş karar

Kocasının maaşını beğenmeyen bir kadın için Yargıtay’dan flaş karar
10:00 - Ocak 7 2021 Perşembe

Anlaşmazlığa düşen çift, Aile Mahkemesine başvurarak boşanma davası açtı. Davacı, “inançsız davranmakla” suçladığı eşinin, “Yeteri kadar para kazanamazsınız” diyerek kendisini sürekli küçümsediğini ve küçük düşürdüğünü iddia etti. Davalı – karşı davacı, kocasının kendisine şiddet uyguladığını iddia etti. Boşanmaya yol açan olaylarda mahkeme, davacı kadının tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabul edilmesine ve tarafların boşanmasına karar verdi. Kadının itiraz kararı alması üzerine harekete geçen Bölge Adliye Mahkemesi, tarafları da eşit derecede hatalı buldu. Davacı kocanın Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu kararına itiraz etmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi devreye girdi.

“Kadın, kocasının kişisel haklarına saldırdı”

Kararını açıklayan Daire, kocasının maaşıyla alay eden kadının ciddi şekilde kusurlu olduğuna karar verdi. Kararda, “Adama suç olarak atfedilen fiziksel şiddet olayından sonra tarafların uzlaştığı ve evlilik birliğinin devam ettiği anlaşılıyor ve bu gerçeğin erkeğe kusur olarak atfedilemeyeceği açık. Öte yandan davacı-sanık kadının birden fazla adama güvenerek davrandığı, yeterince para kazanamadığını söyleyerek adama hakaret ve aşağılama yaptığı, sanık-davacı erkeğin ise kadını şöyle davranmaya zorladığı anlaşılmaktadır. bir kapıcı. Tarafların hatalı davranışları göz önüne alındığında evlilik birliğinin temelinin sarsılmasına neden olan olaylarda kadının erkekten daha ciddi kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Bölge Adalet Divanı’nın hatalı değerlendirmesi sonucunda partilerin eşit kusurlu kabulü doğru görülmemiş ve aksama gerektirmiştir. Boşanmaya neden olan davalarda davacı-sanık kadın ciddi şekilde kusurludur. Yoksulluk nafakası, ciddi şekilde kusurlu eş lehine hükmedilemez. Bu durumda kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekliydi ancak yazılı olarak kabul edilmesi kararı doğru değildi ve iptali gerektiriyordu. Kadın daha ciddi kusurlu. Oluşan kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da bir saldırı oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 174 / 1-2 şartları sanık-davacı erkekler lehine yerine getirildi. Bu durumda, davalı-davacı, kusurun ciddiyeti ve hakkaniyet ilkesi, kişinin maddi ve manevi reddi dikkate alınarak, uygun miktarda maddi ve manevi tazminatını erkekler lehine değerlendirirken – Maddi tazminat talepleri doğru görülmemiş ve aksama gerektirmiştir. Mahkeme kararının oybirliği ile bozılmasına karar verildi. “

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi