İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TGRT Haber canlı yayınında sorularını yanıtladı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TGRT Haber canlı yayınında sorularını yanıtladı
03:00 - Eylül 24 2020 Perşembe

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “İyi başlayalım Diyarbakırlı annelerin 386. günü olsun. Türkiye ve uluslararası sisteme karşı dünyadaki teröre karşı, bölgenin ana yüreği istikrarsızlığa karşı, kendi çocuklarını aldıkları, aslında çıplak gerçekle terör örgütlerinin bir taraftan diğerine katılmaları için cesur yüreklerini ortaya koyuyorlar. Kuzey Irak’tan getirdiğimiz Erkan Akkuş bugün 17. ailesi ile buluşacak. Umarım yarın buluşur. Buraya gelmeden önce Sayın Başkanımızı aradım. Böyle bir Diyarbakır annesiyle yeniden birleşme olduğunu aradım. Sonra Fahrettin Bey’in babasını aradım. 48. aile oldu.

Geçen yıl eylül ayından beri orada çadırda duruyorum ve annesiyle konuştum. Elbette bu terör örgütüne karşı büyük bir zafer. Harika bir psikolojik galibiyet, büyük bir fiili galibiyet. Siyasi partiden belediyeye, uluslararası arenadan finans ağlarına ve sözde aydınlardan sözde yazarlara kadar terörü destekleyen annelerin zaferi budur. Umarım hepsinde böyle sonuçların alınması mümkün olur. Çünkü dağlara giden 13-14 yaş arası kızları özümseyebilmek, düşünebilmek, bunu bir insan olarak hayal edebilmek, karşılaştıkları durumu kabul edebilmek, ülkemizin coğrafyası, medeniyeti, insanlığı, komşusu, İslamı ve kaderimiz bize dayatmıyor. Ama şükürler olsun ki, çok şey alındı. O mesafede çok ciddi bir çaba gösterildi ”dedi.

“İkna yöntemimiz son 3 yılda 700’ü geçti”

İkna yönteminin önemini anlatan Bakan Soylu, “Bu yeni kavram, güvenlik kavramı Cumhurbaşkanımızın özellikle 15 Temmuz’dan sonra bambaşka bir şey. Bu gece 17.50 itibarıyla toplam 6 kişi girdi. Böylece ikna yöntemimiz son 3 yılda 700’ü geçti. Aynı zamanda başarılı bir yöntemdir. Terör örgütü ile karıştıran, hareket kabiliyetini azaltan, iletişim yeteneğini azaltan, güveni azaltan PKK’yı psikolojik olarak çökertmesi çok önemli bir adımdır. Bu yıl terör örgütüne mensup yaklaşık 162 kişi bu yıl itibariyle 3 yılda 700’ü aştı. Ailesi ile ancak ikna yöntemiyle iletişime geçiyoruz. Çünkü kesinlikle aileleriyle iletişim kuruyorlar. Oradaki ailesiyle iletişime geçtikten sonra onu bu tarafa getirmek için çaba sarf ediyoruz. Sonra onu getiriyoruz. Bu, terör örgütünün dağlara gitmesini azaltır. Bakın burada bir rakam var, 2013-2014-2015’te neredeyse 11.900 kişi vardı. Bugün 41 kişi, 3’ü yurtdışından, Yunanistan, Fransa, Almanya’dan. Demek ki kaç kişi geldi, 156 kişi geldi. Terör örgütüne ne kadar dahil olursak, o kadar çok giriyor ve daha çok ikna ediyoruz. Gençleri burada bir terör örgütü yetiştirmeye çalıştıklarına ikna etme kabiliyeti, Türkiye’yi kendi eğitimlerini getirmesi için bizim elimizden az verdi, bizim elimizden geldiğince. Belki de en temel fotoğraflardan biridir, ”dedi. Bunun ne kadar doğru olduğunu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve ters çevrilmiş devletin politikalarının nasıl uygulandığına işaret etti.

“Tahminimiz bu yıl 300 civarındaydı, ancak bu yıl 200’ü tamamlayacağız”

Bakan Soylu sözlerine şöyle devam etti: “2020 bitmedi, bu yıl 200’ü tamamlayacağız, salgın nedeniyle 273 ile 200 arasındaki fark farklı oldu. Bakan Soylu sözlerine şöyle devam etti: “Tahminimiz bu yıl 300 civarındaydı ama bu yıl 200’ü tamamlayacağız. Görüştüğümüz aile sayısı 8 binin üzerinde. Diğer tarafta iletişim halinde olduğumuz aile sayısı. Bunun için çok bilimsel bir yöntem oluşturduk, jandarma ve polis. Gerçekten ders veriyoruz. Geçen gün jandarmayı ikna etmeyi Iğdır’a geri koyduk. Orada kod adlı bir terörist vardı, bizimki onu etkisiz hale getirdi. İki kız kaçtı. Kaçtığında etrafını sardık ve onları iki gün ikna etmeye çalıştık. Teslim olun, çocuklara söylendi, bayramlar anlatıldı, köye anlatıldı, aileye anlatıldı. Sonunda teslim oldu. Türkiye aslında tüm dünyaya bir yöntem örneği geliştirdi. Şunu burada anlatayım, TGRT katı var, ikna konusunda da bir belgesel yaptılar. TRT belgesel yaptı. Umarım önümüzdeki günlerde İhlas Haber Ajansı bir belgesel yapmıştır. Arkadaşlar, çocukluk, aile, her şey, Türkiye’de yapılan çok kapsamlı ve harikulade bir çalışma olarak, sadece PKK’dan geriye kalanları getiren bir terör örgütü değildir. ”

“Iğdır’da terörist kalmadı bitti”

Bakan Soylu, sol terör örgütlerinden ikna olduklarını söyleyerek sözlerine devam ederek, “Suriye’deki en büyük sıkıntılarımızdan biri MLKP’dir. Sol terör örgütlerinden getirdiklerimiz var. Burada ciddi çaba sarf ediyoruz. Geçen yıl çok şey getirdik, bu yıl da getirebiliriz. Ama tüm bunlara yönelik gerçekten başarılı bir çalışma sürüyor. Bu gün buraya girecekti. Şırnak’ta dört terörist daha etkisiz hale getirildi. Bunu zeka olarak biliyoruz. Aşağıdaki özelliğe sahibiz. İnsansız hava araçları ile onu görmeden takip ediyor ve ardından gerekli operasyonu gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de nerede yaşadığınızı, nerede teröristleri bulduğunu biliyoruz. Bazen, neden yakalayamadığınızı biliyorsanız bize söylerler. Doğu ve Güneydoğu hakkında biraz bilgi sahibi olurlarsa, neden yakalayamadığınızı bize sormazlar. 5’er metre yan yana duralım, 4’ümüz Tendürek’te, birbirimizi göremiyoruz. Ağrı’da Kars’ta çok sıra dışı bir mücadele ortaya çıktı. İran’dan gelmek mümkün ama Iğdır’da terörist kalmadı, bitti ”dedi.

“Dünyada İHA teknolojisini bizden daha iyi kullanan kimse yok”

Bakan Soylu, “Sahip olduğumuz terör örgütünün Türkiye yapılanması, Suriye yapılanması var, Kuzey Irak elimizi yapılandırıyoruz. Yani bütün yapılar elimizde var” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Kim olduğunu öğreniyoruz. biraz istihbarat neticesinde Suriye’deki terör örgütüne katılanlar, kısmen Irak’a katılanlar ve bu bizim için biraz zaman alıyor ama geçen yıl Türkiye’ye dışarıdan 200’ün üzerinde terörist girdi. Bu yıl 80 civarı. Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri ile sınırlarla ilgili olarak kurduğumuz en ciddi şey Pençe Harekatı, geçen yıl 251 yılında girdiği düşünülen teröristlerin sayısı, geçen yıl 408, sadece azaltmadık. Aynı zamanda başka bir şey yapıldı, giren teröristlerin sayısı, radyo konuşmaları, açıklamaları. Sadece notları var, bazıları günlük tutuyor. Tüm bunları yürüyoruz. İşte hareketliliğimiz ben tamamen sınırlı, ölüm bizi bekliyor.

Bir yandan 2017 Ocak ve Şubat aylarında insansız hava aracı ile ilgili bir şeyler söyledim. Terör örgütü tarihindeki en büyük darbeyi vurup bitireceğiz dedim. Tüm sol yazarlar, tüm PKK destekçileri, herkes benimle dalga geçti. Senin gibi çok şey söyleyenler vardı. Çünkü Türkiye’nin teknolojisini gördüm. Sayın Cumhurbaşkanımızı Allah korusun, yani özellikle İHA konusunda ne tür bir mücadele verdiğini biliyorum. Umarım bir gün bu mücadelenin gerçek hikayesini anlatır. Ama sonuç olarak başardı. Ülke için başardı. Ülkenin birliğini başardı. Türkiye’nin teknoloji anlamında zirveye ulaşma yeteneği, bunu sağladı Türkiye ile tanışabildiler. İHA bir yandan size bir şey daha söyleyeyim. Onur duyuyorum, dünyada İHA teknolojisini bizden daha iyi kullanan yok. Jandarmamız, polisimiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz onu çok iyi kullanabildi, bu kadar kısa sürede adapte oldu ve dünyada başka bir örneğimiz yok. Türkiye muhteşem bir tablo ortaya koyuyor. Bu olduğunda sahadan gelen zeka artar. Bazıları “kendi sırrımızda gerçekleşen iş” ifadesini kullandı.

“Jandarma teşkilatında görev yapan tüm paşalarımız gönüllü olarak oraya gittiler.”

Şırnak ve Hakkari bölgelerinin önemli olduğunu belirten Bakan Soylu, “Şırnak ve Hakkari bölgeleri bizim için önemli. Tuzağa düşüren ve kıran önceki operasyonlarla çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Bir şey daha söyleyeyim, milletimiz bunu bilsin. Şu anda jandarma teşkilatında çalışan tüm paşalarımız gönüllü olarak oraya gittiler. Bazıları 5. şarkı, bazıları 6. şarkı ama bitirmeye gittiler. Allah size verirse, Ekim ayında size düşen bir rakam vereceğiz. Şimdi kendimizi vermemeye devam ediyoruz. Son tespitlerimizde çok fazla değil. Daha ziyade Afrin’den alıyorlardı. Şimdi gözümüzün üstünde PKK’nın aktif olduğu bölgeler var.

Minbic gibi yerlerden 13-14 yaş arası çocukları almaya çalışıyorlar. Bu yüzden dünyanın tepkisini çekiyor gibi görünüyorlar, özellikle burada. Ama çocuk teröristleri işe almaya çalışıyorlar. Uluslararası sistem gitti ve Birleşmiş Milletler ile bir anlaşma imzaladı. Bundan sonra çocuk terörist kullanmayacağız. Dünyanın neresinde terör örgütüyle böyle bir anlaşma imzalarlarsa, dünya sessiz kaldı, şaşkınlık içindeyim. PKK radyo kısayolları 14.000’den 372’ye düştü. Yani artık konuşamıyorlar. Onlar korkuyorlar. Irak’ın kuzeyine düştüğümüzde 20-25 kilometre içeriye girdik, orada taciz nedeniyle düştü. Ne yaptığını bilen ve bu konuda olağanüstü bir koordinasyon sergileyen, terörü kaynağında ortadan kaldırmaya çalışan MİT, TSK, polis ve jandarmaya rapor veriyor, bize en ufak bir istihbarat gelirse ihbar ediyoruz. jandarma veya polis karakoluna. Bize sadece buradan değil, Suriye’den, Kuzey Irak’tan geliyor. Dün gece o taraflardan bir istihbarat geldi, hemen paylaştık. Sanırım sonuç bugün alındı. Yapabilecek kabiliyete sahip bir Türkiye yönetimi var. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak isteyenlere karşı en önemli gücümüzdür ”.

“Başarı, Doğu ve Güneydoğu’da bir dönüşüm hikayesidir”

İşadamlarının doğu ve güneydoğuda yatırım yaptıklarını belirten Bakan Soylu, “Cizre’ye bir işadamı geliyor ve 500 kişilik tekstil fabrikası kurmak istiyor. Biz temas halindeyiz diyoruz, bin 500 için bunu yapar mısın? Yapabileceğini söylüyor. Orada istikrarsızlık görürse, yapıp yapmayacağını söylemiyor. Terörü görseydi, yapacağımı söylemezdi. Ağrı’da 15 binin üzerinde tekstil var. Bu yılın sonunda 15 bin dolar dolu olacak. Aynı şekilde ayakkabı sektörü gibi diğer sektörler de Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin ve buradaki organize siteleri saymıyorum. Madenler başladı, yani artık terör örgütünün dışında. Madencilik, Türkiye’nin enerji ekonomisine katkı sağlamaya başladı. Kömür, çinko, bakırdı, şimdi doğu ve güneydoğu her yerde sahalarda, gençlik sporları kayak atletizm, başarılar, doğu ve güneydoğuda bir dönüşüm hikayesi yaşanıyor. Bunu gören insanlar, gece saat 12-1’de sokağa geliyor, parklara yatırım yapıyor.

Bütün bunlar moral yükseltiyor. Çocukların hayalleri yükseliyor. Doktor olmak isteyenler, mühendis olmak isteyenler. Türkiye’ye tamamen farklı bir cins evrilmiştir. Türkiye’yi kupa başına dolu fincan olarak değerlendirirsek, ekonomimizin dönemsel sıçrama olacağını düşünüyorum. Altyapısı ve dinamik süreç Türkiye’yi bu güne en büyük sıçramayı getirecek. Burada, doğu ve güneydoğu bölgelerimizde boş bir yerimiz var. Orada biraz daha uzağa gitme yeteneğimiz var. Tam burada, ilerleme kaydetme vaktindeyiz. Bu günlerde örtüştüğümüzde Türkiye’nin doğusunda Akdeniz’deyiz Burada Çanakkale köprüsünü yapıyoruz. Libya’dayız. Tanrınızı severseniz Efrin’e yapıştırırlar mı? Amerika şu anda okyanusta nereye gittiğini söylüyor. Avrupa’nın tüm mekanizması ayağa kalkıyor. Bu günlerde Türkiye’nin ekonomik tasarruflar elde etmeden önce büyük bir sıçrama gerçekleştirdiği elektrik altyapısı. Burada önemli olan nokta salgının büyük fayda sağlayacağıdır. Özellikle tekstilde Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu benim hissettiğim ve okuduğum büyük sıçramalar yaşayacak. Ülkeler bu konuda önlemler alacak. “Daha risksiz ve maliyeti ucuz olarak değerlendirebilecek büyük adımlar atacağımızı düşüneceğiz.”

“İHA’lar ve SİHA’lar Ellerimiz, ayaklarımız, kollarımız, gözlerimiz”

İHA’lar ve SİHA’lar hakkında konuşan Bakan Soylu, “Ellerimiz, ayaklarımız, kollarımız, gözlerimiz. Başından beri itibarınız çok farklı bir noktaya geldi. O büyük balığa gelince, son yaptıkları AKINCI geldiğinde havada kalma kabiliyetimiz çok daha fazla olacak. Bakmak daha fazla olacak. Kırsal alanda terör örgütünün etkinliği azalacak. Şehirlerde ciddi engeller var. Zamanı geldiğinde onlara söyleyeceğim. Şehirdeki terör olayını önledik, bomba yakaladık, hepsini paylaşmıyoruz. Törer örgütü tavanı sürekli tutmak adına eylemleri kendi adına önemli bir süreç olarak görmektedir. Bu bakımdan Allah nazardan razı olsun, Allah’ın yardımcıları, dualarımız onlarla birlikte, aklımız her yönüyle iyi çalışıyor. Türkiye’yi sarsacak pek çok kahramanlık olayı yapmadınız sesini sarsacak sonucumuzu ortaya koyduk. Milletimiz evine gitsin, barış ve özgürlük içinde çalışsın ve ailesi ile bir araya gelsin. Bırakın seyahat özgürlüğünüzü göstersin. Bunu sağlayabilir “dedi.

” Şu ana kadar 76 bin kişi Türkiye Cumhuriyeti’ne lisans kartı taktı ‘

“Beş yıl önce Kırıkkale’de bir pilot proje başladı. Buradaki proje yeni kimlik kartlarımızla ilgiliydi. Sonra 2017 başında her şeye Türkiye’de başladık. Şimdiye kadar 58 milyon yeni Türkiye Cumhuriyeti kimliğimiz var. Bu kimlik kartı, biyometrik bir resim ve bir parmak izi içerir. Bu, parmak izlerimizi işleyen yerli ve milli bir sistem değil, yabancı bir sistemdir. HAVELSAN ve POLSAN bir araya gelerek güzel bir şirket kurdu. Yılın başından itibaren kendi parmak sistemimizin milli ve yerel yazılımlarla kendimizi işleyeceği yepyeni bir sisteme giriyoruz. Bu arada ihtiyaçlarımızı teknoloji ile yerelleştiriyoruz. Bu kimlik içinde bir şeyler bir araya getirmek istedik. Burada var. Burada söyleyeceğim. Bu lisans hem bir arada.

Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusunu halledecek nakliyecisi yapmak istiyorum. Çip var, 5 boş hanesi var, ücretsiz yüklüyor. Tekrar kullanmıyor. Süresi dolana kadar kullanmaz. Nedeni, uluslararası anlaşmalar, eğer yurt dışına çıkarsa ihtiyacı var. Bunu daha uygun hale getirdik. 58 milyonluk yeni bir kimlik kartı alacak, ancak şu anda 25 milyonu yok. Gidecekler ve bir kağıt imzalayacağız. Kendisinden ehliyetimi yüklemesini rica ediyorum, Ankara’ya gittikten sonra en fazla 4 gün veriyoruz. Orada yüklenecek ve adrese gidecek. Yeni nüfus cüzdanı alacaklar için tekrar nüfus idaresine gitmeyi ortadan kaldırdık. Burada bitirmedik, başka bir şey yaptık. Allah izin verirse arkadaşlar TÜBİTAK ile görüşüyor. E-imza yüklenecektir.

SGK sağlık gibi kurulum için görüşüyoruz. Hastaneye gittik, verdin, parmak izin var, biyometrik, kartında yazıyor. Ocak ayından sonra ilk dönemlerde onu büyütmeye çalışıyoruz. Nüfus cüzdanımızı notere veriyoruz, malımı buradan devret diyorlar, çok fazla sahtecilik var. Bankaya gidiyorsun, benim olduğumu söylüyorsun, bakıyor mu bakmıyor mu? Buna elektronik kimlik doğrulama sistemi diyoruz. Devlet, ondan para kazanacak vatandaş değildir. Noterler bunu bekliyor. Oraya gittiğinde, Cem Küçük karşılama fotoğrafının bu kimliği doğruladığını söyleyerek parmağını uzatıyor. Yine, sahtecilik olasılığı ortadan kalkar. Bütün büyük şirketler, bankalar, noterler ve alışveriş merkezleri bunu bekliyor. 2021’in ilk yarısına doğru bunun için yasal bir düzenleme yaptığımıza inanıyorum. Banka kartı buraya girebilir mi? “Kredi kartlarımızı oraya yükleme imkanımız var” dedi.

“Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti gemisinde 76 bin kişilik yük kapasitesi”

Yeni sisteme geçmek istediklerini belirten Bakan Soylu, “Yeni sisteme geçmek istiyoruz. Herkes bize yardım etsin. Şimdiye kadar 11 milyon yeni lisansı aştık. Yeni ruhsatta bu sayıya ulaştık. Bunların hepsini nüfus içinde yapıyoruz. Güvenliği bu yükten kurtardık. Nüfus yönetimleri burada nüfus içinde yeni kavramlar yapıyor. Turuncu renktedir. Temel sorun, özel sektör vatandaşlarının memnuniyet odaklı bir hizmet yürütmesidir. Devlet, özel sektörün vatandaş odaklı hizmetinden mahrum kalırsa, devlet ile özel sektör arasındaki fark daha da büyür. Bu, devleti itibarsızlaştırır. İçişleri Bakanlığımıza geldiğinde vatandaşımızdan 2 bin 850 belge alıyorduk. Şu anda 20 bin belge alıyoruz. Tüm hükümetimizde büyük bir rekabet var. Rize çayına gittiler, seyahat belgesi aldılar, kaymakamlıklardan izin almadılar. 2,5 milyon hükümet başvurusu ile ilk bakanlıktayız. Bunun gibi birçok örnek verebilirim.

Ancak bu konular Türk vatandaşlarına hizmette çok yüksek kalitede geldi. Sekmeler olabilir, ancak bunu düzeltmek bizim için de önemlidir. Sağlık raporu ile ruhsatın alınamadığı bir durumda, Fahrettin Bey ve Sayın Bakanımız ile görüşüyor, müdahale ediyoruz. Günlük rakamlarımızda düşüş yok. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde 76 bin kişi kart ehliyetini takacak “dedi.

“Anayasa Mahkemesi gibi son derece saygın bir ortamda kişisel bir sorunumuz olması mümkün değil”

Anayasa Mahkemesi hakkında konuşan Bakan Soylu, “Anayasa Mahkemesi gibi çok saygın bir ortamda sorun yaşamamız mümkün değil. Ancak kişisel bir sorunumuz olması mümkün değil. Elbette devletin tepesinde böyle bir sorunu kabul edemeyiz. Çünkü hepimiz ülke için çalışıyoruz. Ancak karşı karşıya olduğumuz sorunu ifade etmemiz gerekiyor. Bu konuda da aynı ısrarı gördüğünüzü ifade ediyorsanız, tabii ki göreviniz tekrar söylemek. Bunu kendi tarzımda ifade etmeye çalıştım. Size söyleyeyim, kullanılan düşünceyi gizlediğini söyleyen Avustralyalı bir filozof var. Düşünceyi saklamıyoruz, belki bu bizim sorunumuz olabilir. Dilim düşünceyi gizlemiyor. Orada ne varsa onu ifade etmeye çalışıyoruz. Size yakın tarihten bir örnek vereyim.

İçişleri Bakanlığımız onun zamanında yapıldı. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın var olduğunu duydunuz mu? Milliyetçilik ve Komünizm gibi konuşmalar yaptıktan sonra, bu ülkeye komünizmi getirecek olsa bile getireceğiz, komünizmi sağlayacaksak getireceğiz diyor. Sonra ‘Ey Anadolu köylüleri iki göreviniz var, biri çiftçilik, diğeri askerlik yapmak.’ Bu aslında vesayet fikrinin en özlü ifadesidir. Anayasa Mahkemesi’nde bahsettiğiniz yazı, esasen soğuk savaş döneminde maalesef Nevzat Tandoğan’a yönelen bir anlayışı ifade ediyor. İlk anayasa mahkemesinde Adnan Menderes’i asan vasiyet Salim Başol ve arkadaşlarıdır. Yani Nevzat’tan sonra şöyle deniyordu: “Ey Anadolu’lular, ey köylüler, ey yabancılar aradınız, anlamadınız, seçtiklerinizi astık, astığınız adamları getirdik, üzerinize vesayet verdik. . ” Öncelikle buradan gömlek düğmeli değil. Bu sistemi tartışmazsak işimizin önemi kalmayacak.

Bundan sonra Türkiye’de pek çok tartışma oldu. Türkiye kaç yıldır başörtüsü tartıştı? 1986 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bir yıl okudum. Trabzon postanesine gittik ve arkadaşlarımızla birlikte başkanımıza mektup yazdık. Öğretmenlerden biri geldi ve sınıfımıza bir kız arkadaşının başörtüsünü almaya çalıştı. O tarihten itibaren il başkanı oldum. Anayasa mahkemesi burada ne yaptı? Anayasa Mahkemesi, görevi olmayan başörtüsünü orada engelleyen bir konuyu iptal etti. Siyaset önderlik etmeye çalıştı, anayasa mahkemesi iptal etti. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Nevzat Tandoğan’ın dediği gibi, “Milliyetçilikse getiririz, komünizmse getiririz.” Bu bir şey daha demektir. İstediğiniz kadar özgürlük veriyor ve istediğiniz kadar kısıtlıyoruz. Bu bizim sürecimizdedir. Refah Partisi’ni kim kapattı ve Refah Partisi bu ülkeye ne yaptı? Özgürlük nerede. Peki, 367 tuhaflığa başkan seçeceğinizi söylüyor, böyle yapamazsınız ve engellersiniz. Bunu Anayasa Mahkemesi sağladı ”dedi.

“Müzakere koşullarına tutun, bu utanç verici bir açıklama”

Bakan Soylu, “Anayasa maddesi değişti, anayasaya giremezsiniz. 17-25 Aralık bu ülkeye nasıl geldi? Hala bitmedi mi, ne de olsa sorunun ne? Tekrar bisiklet tartışmasına başlıyorsunuz Anayasa Mahkemesi üyesinin bisikletini ve tweet’ini kimsenin hukuka müdahale edemeyeceğini göstermesi son derece garip bir davranış … Bu davalar devam ederken İçişleri Bakanı olarak, eğer ben bunun asayişle bir ilgisi var diyor, böyle bak, bu tweet’i göndereceksin, kimsenin yargıya müdahale edemeyeceğini söylüyorsun, bitti, sonra bilgilendirildim, gördüğümde tepki verdim, Ben her zaman eleştirme hakkım var, eleştirmiyorum, arkadaşlarınız var. Arkadaş üyeler aleyhinde oy veriyor. O eleştirel sonuçta öyle bir atmosfer oluştu ki buna müdahale ettik, anayasaya aykırı oldu. böyle bir resig yaratmaya çalışmak büyük bir haksızlıktır millet. Ajansa ne zaman yayınlansa, bunun nasıl olduğuna baktım.

Bu ülkede herhangi bir çukur, barikat veya hendek olayları oldu mu? Yüzlerce çocuğumuz şehit oldu. Ne istediler? 17-18 yerde özerklik ilan ettiğimizi söylediler. Bu yüzden ‘Ey devlet, otoriteni kaldırıyorum, burada yeni bir yapı ve otorite kuruyorum’ dediler. Bunu yaptılar mı, yıktılar mı? Bu yakmada seyahat özgürlüğünü, girişim özgürlüğünü, yaşama hakkını engellediler mi? Tüm bu hakları kim bloke etti? Devletin görevi, asayişi asayişe getirenlere öğretmek ve bu olayları ortaya çıkarmaktır. Devlet dediğin şey polis, jandarma, hükümet mi yoksa devlet bir bütün mü? Devlet bir bütündür. Milliyet, yerlilik ve vatanseverlik sadece Cumhurbaşkanı, polis, jandarma, TSK, istihbarat teşkilatımızın sorumluluğunda mıdır?

Hayır, herkesin görevi. Anayasa Mahkemesi aşağıdaki kararı verdi. Bir dizi sözde akademisyen bir bildiri imzaladı. Bu ifade tam orada duruyor. Devlet burada uluslararası olarak şikayet ediliyor. Yaşam hakkını, özgürlüğü kaldırdığını söylüyorlar. “Bu kasıtlı ve planlı bir katliamdır” cümlesini kabul eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu katliamını, özerklikten yoksun, hem planlı hem de kasıtlı katliam yapan katliam adına kim yapıyor. Özür dilerim Yüzbaşı Ahmet Çamur katil mi orada şehit oldu orada onlarca yüz çocuk şehit oldu orada ayağını, başını kaybetti bu memleket kolay kurtulur mu Van’da üç askerimiz şehit oldu. Bir teröristin açtığı ateş neticesinde bir gün. O halde bu insanlar neden şehit oluyor? “Bu, müzakere şartlarına ve devletimizin vatandaşlara uyguladığı şiddete dayanan utanç verici bir bildiridir.”

“Bu bir PKK terör örgütü açıklamasıdır”

Bakan Soylu, “Suç işlediniz diyorlar, terör örgütüyle aynı tavrı benimsiyorsunuz” dedi. Bana sürekli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden bahseden arkadaşlarıma dönüyorum. Dost Batasuna Kararları, Venedik kriterleri ne diyor? AİHM Batasuna’yı neden kapattı? Biri bana bunu söylesin. Türkiye’de yakın olmasa da merak etmeyin. Avrupa’da bir tehdit olduğu için kapandı. Bu bir PKK terör örgütü beyanı ve devletin katil olduğunu söylüyor, orada şehit dendiğinde devlet katil diyor, başka bir şey söylemiyor. Anayasa Mahkemesi, bu düşüncenin özgür olduğunu söylüyor diyor. Tayyip, Erdoğan’a ve devlete hakaret edenlere verdiği gibi düşünce özgürlüğü olduğunu söylüyor. Bu ülkenin varlığı ve birliği için kendini feda edenlere ne diyeceğiz?

Bana sessiz olun diyorlarsa, böyle bir değerlendirme mümkünse, ağzımda 3 kelimem varsa bunu özgürlük ve hukukun üstünlüğü için söylerim. AİHM, Batasuna Kararında çok net bir şey söylüyor. Kapattığımı söylüyor çünkü fikrine katılmayı reddetmiyor. Burada bir reddetme değil, neredeyse tam anlamıyla. Anayasa mahkemesiyle neden bu kadar sert bir tartışmaya girdiğinizi anlatıyorlar. İnsanları hedefledin mi diyorlar? Ben insanları hedeflemedim. Beni konuşturan değerlendirmeleri ortaya koyuyorlar. Onları şerefim olarak kabul ediyorum. Sokrates savunmada, atın ne yaptığını değerlendirmemi istediğini söylüyor, ama atın kendisini eleştiriyorum, atın kendisini tartışmaya açıyorum. Bugün bizi eleştirebileceğinizi, eleştirebileceğinizi ama tartışmayacağınızı söylüyorlar. Sokrates bunu söylemiyor, öleceğimi söylüyor. Atla ilgili değerlendirmelerimi yaptığımı söylüyor. Bu kararları kim verdi? Bugün o metin hakkında bir cümle söyleyeyim. Bilgi felaketi kibir ve hadistir. Mevlana’da ‘Abe abi şekerle zehiri yan yana koyma’ dedi, başka bir şey yaptık, aynı yere şeker ve zehir koydular ”dedi.

“Halk 15 Temmuz’u fabrika işçisi değil yaptı”

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin konuşan Bakan Soylu, “Bu ülkede 15 Temmuz muydu? Fabrikadaki işçi 15 Temmuz mu yaptı? Alibeyköy spor kulübündeki sporcular 15 Temmuz yaptı mı? Halka mı açıldı, halktan çıkmadı mı? Yargı darbesi mi? Bir yandan TSK’ya giren hainler, jandarma ve polisten seçtiklerimiz değil mi? Yakın zamanda orada bulunanlardan yeterince etkilendiler ve Türkiye’deki işgal hareketini yürütmek için ülkemizi sattıkları akıllarına geldi. 15 Temmuz’dan sonra karar verdik. Dünyanın her ülkesinden devlet adamlarını bir güvenlik soruşturması ile alalım. Bundan masum bir istek yok. Afedersiniz, market için bir erkek satın aldığınızda, kimin ne olduğuna bakarsınız. Kimin ne olduğuna bak. 15 Temmuz’da bu anayasa yok muydu, nasıl darbe yapmaya çalıştılar? Bunu burada ifade etmeme izin verin. Hâlâ devlete giriyorsanız Şırnak’ta adliyede bomba yakaladık. Karlov’u öldüren FETÖ üyesi polisler öldürüldü. Tüm bunları yaşarken, devlete üye alırken ya da almamada kırk kişiyi kesmeliyiz. Hiçbir şey yapmaman gerektiğini söylüyor. Dünyadaki en etkili manipülatif araç sosyal medyadır. Hepimiz şikayet mi ediyoruz? Yemediğimize dair hakaret ve küfür yok

Yine 15 Temmuz’dan sonra siber uzaya aşağıdaki yetkiyi verdik. Bir dizi suçu tespit edebilirsiniz. Kavga gördün, hakime git, yetki al, sonra gel bu suçluları ilgili birimlere ihbar et ve hemen hâkime götür. İki kez yargıca götürün. Neden dışarıda kavga gördün? Müdahale etmemelisin. Bu sosyal medya ortamında. Siber uzayda böyle bir hukuki düzenleme yapıldı, mecliste yapılan düzenlemenin ardından önce hakimden izin alacaksın, belirlemeye gerek yok, insanlar birbirini yiyecek, sonra sen kim olduğunu belirleyecek, sonra yapacaksın kim olduğunuzu belirleyin, o zaman bir suç unsuru olup olmadığına siz karar verin. Göçmenlik, Türkiye’deki en temel sorunlardan biridir. Yine bir kanun var. Birisi yabancı terörist savaşçıysa, yurt dışından ülkenize kaçtıysa, egemenlik hakkı olarak ilgili ülkeye iade etme hakkına sahipsiniz. Anayasa Mahkemesi böyle bir hakkınız olmadığını söyledi. Pilot bir karar verdi. Bunu mahkemeye başvurmadan yurtdışında yapamazsınız. Yabancı terörist savaşçıyı geri dönemezsiniz, o beni kilitledi. Bunu imzaladılar. Kim imzaladıysa onun tarafını tutacak. Anayasa Mahkemesindeki bir ekip değerlendirirse, bu tartışma bize hiçbir şey yapmaz. “Bu adam suç işliyor, ne suç işliyor olursa olsun, herkesin özgürlüğünü savunurken özgürlüğümü helal getirmek doğru değil.”

“FETÖ’den aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41’ini uzaklaştırdım ve ihraç ettim”

Bakan Soylu, “Anayasa Mahkemesi Başkanımız Emniyet Müdürlüğü’ndeydi” diyerek devam etti ve “Anayasa Mahkemesi Başkanımızdan bir kusur bulmuyorum ama bu bir kararlılığı ortaya koyuyor. FETÖ’den aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41’ini uzaklaştırdım ve ihraç ettim. Yani devlete erkek alırken dikkat edilmelidir. Bak, bilerek böyle bir şey aldığını söylemiyorum. Bir şeyi iptal ederken 50 yıllık geçmişe bakmanıza gerek yok. 9-10 yıllık geçmişe bakarsanız bir şey daha var, esas olarak Erzurum Üniversitesi ile bir protokol var. Birkaç polis memurunun doğrudan amirine gitmesini sağlayacak, bu daha büyük bir felaket ve biz hala o sınavları inceliyoruz. Tanrınızı seviyorsanız, bu ülke bunları yaşadı, bizim olmamıza gerek yok, biz bu ülkenin çocuklarıyız. Bu felaketi bu ülkeye bir kez daha nasıl getirebiliriz? Gelmelisin çok deneyim kazandık. 30 ile 70 yaş arasındaki bu nesil, bu ülkede her şeyi gördü. Yokluğu, terörü, anarşiyi gördü.

Amerika’nın parmak salladığını gördü. Gelecek nesiller bunu neden görmeli? Bu deneyimleri bir araya getirmek ve bilimin küstahlığına kapılmamak mümkün olduğunda ne görüyorsunuz? Ben bu ülkenin düşmanı mıyım? Görüş sormanız gerekiyorsa, hakimler bile tanık arıyor. Senin sorunun ne olduğunu sorarlar. Türk yargısının şu anda çok büyük ve başarılı bir sınavdan geçtiğini görüyoruz. FETÖ soruşturmaları dahil herkes ellerinin altına giriyor, onlara ne diyebilirim. Bugün bu ülkenin hem uyuşturucu hem de terörde, asayişte barış ve güvenlik adına geldiği bir noktaya bakalım. Süleyman’ı şeytanlaştırın, sevgili başkanınızı kötü bir noktaya getirmeye çalışın, hükümette başka birini böyle yapın. “AK Parti’yi despotik bir parti olarak göstermeye çalışın.”

“Sayın Cumhurbaşkanımız, Yüce Tanrı ile güçlü bir sözleşmesi olan bir kişidir”

Bakan Soylu, Anayasa Mahkemesi ile ilgili konuşmasına devam ederek, “Cumhurbaşkanımız Yüce Allah ile güçlü bir sözleşmesi olan bir şahsiyettir. Çalışıyorum. Bu yüzden teslim olmanın iyi niyeti, tabii ki büyük siyasi deneyim bilgisi bana göre dahi, Türkiye olağanüstü bir noktayı taşıyor. Nihayetinde bir irade ortaya koyuyor, burada bir yetkim varsa onu burada değerlendiriyorum. Bir sonraki karar ona ait, bize bir boşluk verdi. Hükümetimizin bir politikası var, Cumhurbaşkanımızın öne sürdüğü satırlar var, bunun içinde harekete geçmeye çalışıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızla istişarelerde bulunuyoruz. Ancak adli anayasa mahkemesi başka bir şeydir. Kendi kararını verecek. Yapabileceğimiz tek bir şey var, hukuk, bundan başka tutunacak hiçbir şeyimiz yok. Bundan sonra kararı kendisi verir, değerlendirir ve kendisi verir. Yine kararlarından sonra bir resepsiyonda buluştuğumuzda bana soruyorlar. Anayasa Mahkemesi Başkanı ile görüştüğünüzde, neden bahsettiğinizi sordular, bana hukuki tavsiye veriyordu.

Bu benim sorunum değil, bu yüzden oradan bir arkadaşımız kararımızın sebebinin AİHM’den kaşımak değil, reddedilmemek olduğunu söylüyor. Afedersiniz Anayasa Mahkemem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir şubesi mi? En önemlisi, ihlal edilmesini önlemek için bu noktaya gitmeden önce bu ülke ve millet adına ortaya koyabileceğiniz tavırdır. Yetkinin burada onun adına faaliyet göstermesi meşruiyetine dayanamazsınız ki bu bir mantık değil, sakat bir mantının üzerinden geçiyor. AİHM böyle olursa bu cezayı burada alacağınızı söylüyorlar.

AİHM, Yunanistan 6 aylık çocukları denizin ortasına atarak öldürdü mü dedi? Batılılaşma hayranlığından ötürü bu ülkenin en büyük sorunu budur. Evrensel değerler kafamda ama bu acıya hayranlık nedir, bizi alkışlamak için ortaya koyacağız. Medeniyetimiz fikri güncel bir fikirdir. Mevlana fikri, Hacı Bayram Veli, Eyüp Sultan’ın fikri geçerlidir. Bu fikirler güncel fikirlerdir. Bu fikirler, dünyanın ihtiyaç duyduğu fikirlerdir. Gerçeği göstermeye çalışalım. Allah bizi ilmin küstahlığından uzak tutsun ”dedi.

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi