Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Yunan halkı, yöneticilerinden dolayı kendilerine olacakları kabul ediyor mu?’

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Yunan halkı, yöneticilerinden dolayı kendilerine olacakları kabul ediyor mu?’
19:00 - Ağustos 30 2020 Pazar

Milli Savunma Üniversitesi Askeri Okulları Diploma ve Afiş Devir Teslim Töreni; Harp Akademisi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tören alanına geldiğinde “Merhaba öğrenciler nasılsınız?” Diyerek öğrencileri selamladı. 270’i Kara Harp Okulu, 194’ü Deniz Harp Okulu ve 177’si Hava Harp Okulu’ndan olmak üzere toplam 641 öğrenci mezun oldu.

“Biz ordusu olan bir toplum değiliz, kendisi ordusu olan bir milletiz”

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden yapılanan Milli Savunma Üniversitesi mezun sayısının 19.600’e ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milli Savunma Üniversitemize bağlı askeri okullarımızın başarılı faaliyetlerini yakından takip ediyorum. Rektörümüze, hocalarımıza ve eğitime emeği geçen tüm görevlilerimize şükranlarımı sunuyorum. Üniversitemizin her geçen yıl yeni yapısıyla güçlendiğini görmekten mutluluk duyuyoruz. Artık bu noktadan geri dönme söz konusu değil, olmayacak. Her zaman ileriye, daha iyiye, daha mükemmele doğru yürümeye devam edeceğiz. Kara, deniz ve hava kuvvetlerimizin kalifiye personel ihtiyacının karşılanması her zamankinden daha önemlidir. Terörle mücadelemize, başta Akdeniz ve Ege bölgeleri olmak üzere bölgedeki hak ve menfaatlerimize yönelik tehditler de eklendi. Savunma sanayimizdeki yatırımlarımızı insan kaynağı ile güçlendirerek tüm bu tehditlere karşı etkin bir mücadele içindeyiz. Buraya Roketsan’dan geliyoruz. Roketsan’ın üstün yeteneklerini yerinde görmekten onur duyuyorum. Her konuda olduğu gibi savunmada da insan olmadan teknoloji tek başına yeterli ve anlamlı değildir. Memurlarımızı ve astsubaylarımızı ne kadar iyi eğitir ve donatırsak, kendimizi o kadar güvende hissederiz. TSK 2200 yılı aşkın organizasyon yapısı, kurum kültürü ve sayısız zaferiyle milletimizin gurur kaynağıdır. Bin yıldır Anadolu’yu vatanımız yapan ve aynı canlılıkla ayakta tutan ruha hamd olsun. Ahlat ve Malazgirt’te Salı ve Çarşamba günleri bu ruha bizzat şahit oldum. Bugün aşağıdaki sahne, insan kaynağımızın, eğitimiyle, donanımıyla, cesaretiyle ve diğer tüm nitelikleriyle, binlerce yıllık tecrübesi ve mücadele kararlılığıyla güçlü bir şekilde ayakta durduğunu göstermektedir. Kahraman ordumuzun karada, denizde ve havadaki başarısının arkasında bu çok yönlü hasbi ve nitelikli insan kaynağı var. Ülkemizin tüm kurumları gibi TSK’yı da içeriden çökertme girişimleri milletimizin ordumuza el koyması sayesinde boşa çıktı. Bazı tarihçilerin dediği gibi, biz ordusu olan bir toplum değiliz, kendisi bir ordu olan bir milletiz. Bu gerçeğin farkında olmayan bazı din ve hainlerin ısrarla ordumuzu milletimizden ayırmaya çalışması boşuna bir çabadır. Buradan da vatanımızın her köşesinde, sınırlarımızda ve sınırlarımızın ötesinde destanlar yazan kahramanlarımızı gönülden selamlıyorum ”dedi.

“Yunan halkı hırslı ve beceriksiz yöneticileri yüzünden kendilerine ne olacağını kabul ediyor mu?”

TSK’nın hem bölgesinde hem de dünyada tüm mazlumların, mağdurların, akrabaların ve ümmetin umudu olduğunu, kendi ülkesini ve halkını koruduğunu kaydeden Erdoğan, “Ordumuzun başarısının arkasında nitelikli eğitim var, örnek disiplin, üstün donanım ve yüz milyonlarca insandan alınan dua. Teknolojik üstünlüğümüzü yetişmiş insan kaynağımız ve manevi gücümüzle birleştirdiğimizde, Allah’ın izniyle bu ülkenin önünde duramayacak bir güç yoktur. Son 18 yıldır bunun için çalışıyoruz. Bu inançla önümüze gizlenmiş birçok engeli aştık. Nihayet 15 Temmuz’da gerçek yüzlerini ortaya koyan hainleri bu cesaretle yendik. Bu kararlılıkla ülkemizle çevrilmeye çalışan ülkemizin kefenini sınırlarımızın dışından parçaladık. Birliğimizden ve dayanışmamızdan aldığımız ikiyüzlülüğü, ahlaksızlığı, hak ve hukuk anlaşmazlıklarını, tehditleri, yaptırımları ve gücü yok ettik. Maruz kaldığımız her saldırı, savaşma kararlılığımızı daha da güçlendirdi. Üstesinden geldiğimiz her engel kendimize olan güvenimizi güçlendirdi. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile geldiğimiz yer geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağladı. Şimdi dünden daha yüksek bir sesle, daha samimi bir inançla, kendimizden daha emin bir şekilde düşmanlarımıza ‘hodri meydan okuması’ diyoruz. Karada, uluslararası hukuk haklar, menfaatler alanında, denizde ve havada karşılaşılacak Türkiye’nin meşruiyeti, koruma konularının imkanlarında istikrar gördü. Emin olun görmeyenler bu gerçekle hem sahada, hem diplomatik masada hem de uluslararası platformlarda yüzleşeceklerdir. Mücadeleden kaçmayız. Bu mücadelede şehit ve gazi vermekten çekinmiyoruz. Bağımsızlığımız ve geleceğimiz için, 83 milyonluk kükreyen bir sel gibi karşımıza çıkan barajları ezmekten çekinmeyeceğiz. Çelik zırhlı duvarlar kıyafeti çevrelese bile, hepsini sadık sandığımızla yok edeceğiz. Bunların Tanrı’nın vaat ettiği günler olduğuna inanıyoruz. Asıl soru, şu anda Akdeniz’de önümüzde duran ve komşuları aynı fedakarlıkları göze alabilir mi? Yunan halkı hırslı ve beceriksiz yöneticilerinden dolayı kendilerine ne olacağını kabul ediyor mu? Fransızlar hırslı ve beceriksiz yöneticileri yüzünden ödeyecekleri bedeli biliyor mu? Kuzey Afrika ve Körfez’deki bazı ülkelerin kardeş halkları hırslı ve beceriksiz yöneticilerinden dolayı karanlıkta kalan geleceklerine rıza gösteriyorlar mı? Türkiye’nin demokrasisine, hukukun üstünlüğüne onbinlerce kilometre uzaklıkta, ülke vatandaşlarının bu süreçte kendilerine yol açtıkları zararın farkında olarak bölge halkının çıkarlarına göz yumuyor mu? Binlerce yıllık devlet tarihimizin ve Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın her gününü mücadele ile geçirmiş bir millet olarak tüm bu gerçeklerin farkındayız. Her karışımı şehit kanıyla yoğrulmuş bu ülkede ödediğimiz bedelleri çok iyi biliyoruz. Bugün girdiğimiz yolda herhangi bir bedel ödemeye kararlıyız. Aksi takdirde bizi bir gün bile karada misafir etmeyeceklerinin farkındayız. Ellerinden gelse bu millete bir nefes, bir yudum su, bir lokma ekmek vermeyenlerin kuşatması altında olduğumuzun farkındayız. Ne yaparsan yap, biz onlara rağmen yaptık, yapmaya devam edeceğiz ”dedi.

“Korkunun ölüme yararı yoktur”

Türkiye, Türk milleti tarihi boyunca hiç saldırgan olmayan bir ülke değil, sömürge halkları tarihinde hiç sicili bulunmayan ender noktalardan biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette medeniyetimiz bir medeniyet fethidir. Ama fetih anlayışımız yukarıda ve aşağıda zenginliği olan toprakların ele geçirilmesine dayanmamaktadır.Aksine bizim fetih anlayışımız önce gönüllerin fethidir.Fet anlayışımız; topraklarındaki herkesin hayatta kalmasını ve hayatta kalmasını ifade etmektedir. vatan, inanç, menşe ve meşruiyet ne olursa olsun, atalarımızdan aldığımız bu anlayışla, bugün ulaştığımız her yerde ve ayaklarımız adım attığımızda, gönülleri kazanma, yaşatma, yeniden inşa etme ve bırakma çabası içindeyiz. Siyasi ve askeri bir varlığımız var; yağma, çalma, alma, giydirme, gasp etmeyeceğiz, sahip olduğumuzu paylaşmak ve mümkünse birlikte kazanmak için ülkemizin bu onurlu duruşu e asırlık hesapların bozulması. Maruz kaldığımız saldırıların sebeplerinden biri de bu bozuk hesapların acısıdır. Camdan köşklerin çıtırtılarını görenler, öfkesini ülkemizden çıkarmak için her yerde karşımıza çıkıyor. Ancak korku ölüme yardımcı olmuyor. Dünya beşten büyük, ağlamamızla, küresel bir uyanışa vesile olduğumuz bu süreç, büyük bir hızla devam ediyor. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde yabancı düşmanlığının, İslamofobinin, Türk karşıtlığının ve ayrımcılığın yaygın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’nin ülkemizle ilgili hassasiyeti öne çıkmamasına rağmen, her olumsuz konut faşizmin alametidir ve düşmanlığın ardındaki akıllardır. Maalesef ülkemizin bazı kesimleri, bilerek veya bilmeyerek bu sinsi hileye alet oluyor. Batılı ülkelerin yaşadığı çok daha kötü seviyelerde zorluklar ve sorunlar, kampanyaları asla Türkiye’ye gösteriş olarak düşünmeyen iyi niyetlere sahiptir. Türkiye’nin bu konudaki salgını Covidien-19 hakaretiyle mücadele için çalışan dünyanın en başarılı ülkelerinden birine yürüyerek gitmemize rağmen, gerçek yüzünü ve niyetlerini bile ortaya çıkardılar. Güvenlikten kadın cinayetine kadar her konuda benzer çarpıtmalara rastlamak mümkün. Eksiklerimizi çok iyi biliyoruz. Hepsini düzeltmek için çabalıyoruz. Medeniyetin ve devlet tarihlerinin derinliğinden, gücünden ve genişliğinden habersiz olanlar, bir asırlık sınırlı bir hafızaya sahip olabilirler. Ama dün nerede olduğumuzu, bugün nerede durduğumuzu, binlerce yıl boyunca yarını nereye hedeflediğimizi çok iyi biliyoruz. Tanrıya şükür milletimiz bu vizyona sahip. İlk 2023’ümüzü uygulamak için, ardından 2053 ve 2071 Türkiye oğlumuzdan miras bırakacak. Ok pruvadan atladı ve kesinlikle hedefini bulacaktır ”dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu ifadelerle noktaladı:

“Ağustos, zafer ayı olarak tarihimizde yerini almıştır. Bu ay içinde; Malazgirt ile başlayan, Otlukbeli ile devam eden, Çaldıran ve Mercidabık ile devam eden 450 yıllık bir süreçte, doğumumuzun zaferlerini tarihimize sunduk. Batıda; Ağustos’ta yine Belgrad’ın fethinden Mohac’a kadar birçok zafer kazandık. Ağustos ayında Kıbrıs’ı anavatanımıza ekledik. Anadolu’da son halimizi kurduk, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ağustos ayında milletimize Büyük Taarruz hediyelerinin taçlandıran ihtişamıdır. Bugün güney sınırlarımızı güvence altına alma çabalarımızın ilk adımı olan Fırat Kalkanı Harekâtı’nı 4 yıl önce Ağustos ayında gerçekleştirdik. Tarihimizdeki hiçbir zafer bir diğerine alternatif değildir. Aksine, her zafer bir sonrakinin habercisi ve bir öncekinin tamamlayıcısıdır. Umarım Ağustos ayında daha büyük zaferler elde ederiz. Milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; Karası, denizi, havası ve tüm unsurları ile yeni zaferlere hazırlanıyor. Milli Savunma Üniversitemizin ordumuza getireceği subay ve astsubaylarla bu mücadeledeki yerini güçlendirecektir. Bugün mezun olan teğmenlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum. ”

Derya Yetim – İlker Turak – Emin Kuvat

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi