Başkan Yardımcısı Oktay, Türkiye-ABD ilişkilerinin etkisini değerlendirmek üzere Biden seçildi

Başkan Yardımcısı Oktay, Türkiye-ABD ilişkilerinin etkisini değerlendirmek üzere Biden seçildi
11:00 - Kasım 12 2020 Perşembe

Gündemle ilgili soruları yanıtlayan İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, ABD Başkanı Fuat Oktay, Türkiye-ABD ilişkilerinin seçilmesinin olumsuz etkileneceğini belirterek, “Diğer ülkelerle yaptığımız gibi, kazanıp müteadid zaman seçimleri kazanan ABD yönetimi ile ortak çıkarlarımız doğrultusunda yakın bir çalışma ilişkisi içindeyiz.Bu çizgide bugün bir değişiklik yok, yani köklü temele ve karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkilerimiz büyük ölçüde parti ve siyaseti yukarıda taşıyor. Nitelik, Türkiye-ABD işbirliği yıllar içinde gelişmeye devam etti Bu ortaklık dönemi Dönem inişli çıkışlı olsa da bölgesel ve küresel güven ve istikrarın teminatlarından biri olmaya devam ediyor.

Türkiye’de bulunan Batuhan Yaşar Gazetesi Fuat Oktay ile röportajın tamamı şunları söyledi:

“İlişkimiz karşılıklı çıkarlara ve çok daha yüksek niteliklere ve siyasi partilere sahip köklü bir temele dayanmaktadır, Türkiye-ABD işbirliği uzun yıllar boyunca gelişmeye devam etmiştir”

15 Temmuz’u kaza yapmadan geçtiğimde ‘Tamam, burası son virajdı’ dedim.

Hepimiz öyle olmadığını gördük ..

Bu kez terör ve darbelerle yapılamayanlar ekonomi üzerinden yargılanmaya başlandı.

Dolar savaşları hala devam ediyor ..

Muhalefet, IMF ile otel odalarında gizlice görüşüyor ve ardından “Kabul” çağrısında bulunuyor.

Kolay değil, 5 farklı bölgede yapılan büyük operasyonlar var.

Önümüzde deve dişi gibi ülkeler var.

Kullanılan silahlar ve bombalar yereldir ancak ücretsiz değildir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’i kutladığında, yabancı ajanslar haberi son dakika duyurusu ile duyuruyor.

Türkiye ESA’yı bir kez bile okuyamadı ..

Zaman zaman bu köşeyi önemli isimlere açıyoruz ..

Türkiye tanıdığında AFAD Başkanı ..

Afet yönetimi Türkiye döneminde yaptığı atılım ..

Bir zamanlar depremlere haftalar sonra bile müdahale edilemezdi.

Artık saatler içinde organize oluyor, kurtarma çalışmaları başlıyor.

Kaos ve kaos gitti.

Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, belki de kabinenin saf isimlerinden biri ..

Politikacı ve teknokrat kimliğini birlikte kullanıyor ..

Bu ona önemli avantajlar sağlar ..

Fuat Bey’e son gelişmeleri sordum

AKILLIĞI DÖNÜŞTÜRMELİYİZ

Bundan sonra depreme karşı ne gibi önlemler alınacak?

Başkanımızın zihniyet dönüşümü dediği bir şey var ve bu tam olarak başarmamız gereken şey. Deprem riskleriyle ilgili olarak çözülmesi gereken temel sorun bina stoku olarak karşımıza çıkıyor. Cumhurbaşkanımız, Türkiye’de depreme dayanıklı 6,7 milyon konutun halka açılmasını, yenilenmesi gerektiğini duyurdu. Devletin böyle bir dönüşümü ancak TOKİ yapması beklenemez. Bunu merkezi hükümet, yerel yönetimler ve vatandaşlarımızla ortaklaşa yapabiliriz. Vatandaşlarımızın kentsel dönüşüm ile ilgili yasal altyapıyı kullanmasına, kira yardımı, kredi desteği gibi her türlü teşvikten yararlanmasına önem veriyoruz.

KAT EKSTRA HARCANAN

İzmir depreminden sonra bir kez daha toplanan deprem vergilerinin akıbeti tartışma konusu oldu. CHP lideri Kılıçdaroğlu bunu gündeme getirdi. Deprem vergilerine ne oldu?

Sadece muhalefetin algı yaratması uğruna zorla gündemde tutulan bir konudur. “99’daki deprem vergilerine ne oldu?” Burada bir algı yönetimi var, bazıları polemik yaratarak gerçekleri örtmeye çalışıyor. Vatandaşımız bunu görüyor ve ne yaptığımızı çok iyi biliyor. Bu vergilerin toplamı 2019 yılı itibarıyla 66 milyar. Bugünkü rakamlara göre Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bursa ve İstanbul’da toplamda yaklaşık 147 milyar olan Marmara Depreminde 43 bin 603 kalıcı konut inşa edildi. Yine kentsel dönüşüm kapsamında güçlendirilmiş yapılar ve kamu binaları var. Diğer afetler sonrası yapılan harcamaların yanı sıra ulaşımın, okulların, hastanelerin ve diğer kamu binalarının güçlendirilmesi ve iletişim sistemlerinin iyileştirilmesinden yaptığımız tüm çalışmalar deprem afetlerinde müdahale, önlem alma ve iyileştirme açısından aslında çok önemlidir. . Hepsine baktığınızda 2019 rakamlarında toplam harcamalar 1,2 trilyonu aşıyor. Üstelik bu rakamlara 2020 harcamaları dahil edilmemiştir. Sonuç olarak, Türkiye’de bir deprem ülkesi, depremden daha uzun süre yerde ve yerde geçirildi.

AVANTAJLARIMIZA BAKIYORUZ

Joe Biden Amerika Birleşik Devletleri başkanı seçildiğinde ne olacak, Türkiye-ABD ilişkilerinin olumsuz etkileneceği Biden seçilecek yorumlarda ..?

Seçimleri defalarca kim kazanırsa kazansın, diğer ülkelerle olduğu gibi ortak çıkarlarımız doğrultusunda ABD yönetimleriyle yakın çalışıyoruz. Bugün bu çizgide bir değişiklik yok. Diğer bir deyişle, karşılıklı menfaatlere dayalı ilişkilerimiz esaslı ve çok daha yüksek niteliklere sahip siyasi partilerle Türkiye-ABD işbirliği uzun yıllar boyunca gelişmeye devam etti. Bu ortaklık zaman zaman iniş çıkışlar gösterse de, bugün hala bölgesel ve küresel güven ve istikrarın garantilerinden biridir. Giderek artan belirsizliğe karşı Türkiye-ABD işbirliğinin bölgesel ve küresel önemi, salgın Kovid’in etkisini artırdı. Öte yandan ABD ile aramızda bazı konularda görüş ayrılıkları olduğu da ortada. ABD’nin PKK / YPG’ye verdiği açık destek, ABD’nin FETÖ ile ilgili gerçekleri görmezden gelmesi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta hakkaniyet mücadelesine yönelik tavrı gibi konular, Türkiye’ye uymayan birkaç konu olarak karşımızda duruyor. bölgedeki ABD politikalarında ittifak ruhu.

Türkiye’nin F-35 programının yaptırım çabaları ve Kongre’deki önerileri 70 yıl içinde ne yazık ki Türkiye-ABD işbirliği ne yazık ki kasvetli. Türkiye’nin dışarıda çalışırken atılması gereken politika adımlarına karşı bölgemizdeki çatışmaları izliyoruz, yazılı senaryonun gerçekleşip gerçekleşmediğini tüm dünyanın görmesi mümkün mü? İki ülke arasında ekonomik ve bölgesel sorunları çözmek için birlikte hareket etmek için ciddi fırsatlar var.

Yeni dönemde hem fırsatları değerlendirmek hem de sorunları çözmek konusunda birlikte çalışacağız.

TERÖR DİLİNİN DİNİ YOKTUR

Başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde İslami muhalefet ve Türkiye tavanı tavanı ortaya çıktı. Bu saldırıların sistematik hale geldiğini düşünüyor musunuz?

Son dönemde İslam karşıtı ve yabancı karşıtı söylemleri benimseyen Avrupalı siyasetçilerin sayısının arttığı yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle Macron’un sözleriyle; İslam karşıtlığının ve nefret söyleminin artık en üst düzeyde ifade edildiğini endişeyle gözlemliyoruz. Avrupa değerlerini benimsediği varsayılan Macron, Avrupa toplumu ve demokrasisi için bir utanç kaynağıdır. İslam aleyhine kullandığı ifadelerle sınırları aşan Macron’un sosyal vicdan içindeki yeri ciddi şekilde zarar gördü. Diğer Avrupa ülkelerinde Müslümanlara karşı ayrımcılık vakaları artmış ve sosyal yaşam Avrupalı Müslümanlar için neredeyse yaşanmaz hale gelmiştir. Radikalleşme ve terör, dünyanın her köşesinde toplumları tehdit eden insanlığın ortak endişeleridir; Kanayan bir yara. Terör eyleminin failinin Hristiyan iken Hristiyan terörü olarak adlandırılmaması gibi, Müslüman olduğunda İslami terör olarak adlandırılamaz. Terör terördür; terörist bir teröristtir.

KAFKALARDA DARBE ARAMIYORUZ

Bir haber kanalı “Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan anlaşma, Azerbaycan’ın arka bahçesine etkili bir imzacı desteği olmasa da, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için Kafkasya’da güçlenen stratejik bir zafer anlamına geliyor” yorumunu yaptı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Türkiye’nin yaptığı epey yorumda bulundular, evet, bölgesel bir güç, örneğin – ama Ermenistan’ın yayılmacılığına tam olarak karşı değil, barışçıl. Kafkasya’da bir etki alanı yaratmak gibi değil. Kardeşinin ötesinde “iki devlet, tek millet” olarak tanıdığı Azerbaycan’ın iyiliği, toprak bütünlüğü, işgalden arındırılması, meşru hakları ve gerçek çıkarları olan tek bir özelliği vardır. Türkiye ve Azerbaycan dediği zaman, ben sen değilim, biz oradayız. Sevincimiz neşemiz, üzüntümüz, başarılarımız manevi başarılarımızdır. Yine de altını çizmek isterim ki, Türkiye bölgesel bir güçtür; Kendi bölgesinde, tarlada, masada konuşma ve dinleme gücüne sahiptir.

LİBYA’YI YAKIN TAKİP EDİYORUZ

Libya için Cenevre sürecini nasıl yorumluyorsunuz? Ulusal Uzlaşma Hükümeti, “Türkiye ile ateşkes anlaşmamızı etkilemez” tahliyesi mi oldu? Bundan sonra Libya’da ne olacak? “Süreç olumluya doğru evriliyor” denebilir mi?

Libya’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini korumak ana önceliğimizdir. Libya’da askeri çözümün mümkün olmadığını en başından beri savunduk. Askeri çözümde ısrar eden ve uluslararası meşruiyetten yana olanlara karşı meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destekledik. Neyse ki Hafter’in saldırılarına karşı meşru hükümete verdiğimiz destek sayesinde sahada denge sağlandı. Libyalılar alanında yaşanan durgunluğun son 4 aydır Türkiye’nin çabaları, birbirleriyle konuşma fırsatı verdi. Birleşmiş Milletler himayesinde Cenevre’de düzenlenen 5 + 5 Karma Askeri Komisyon toplantıları sonucunda 23 Ekim’de Libya tarafları arasında ateşkes anlaşmasının imzalanması önemli bir gelişme. Ancak esas olan Cenevre’deki bu anlaşmanın kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkese dönüşebilmesidir. Geçmişte Hafter ve destekçileri tarafından benzer ateşkeslerin nasıl kırıldığını biliyoruz.

Öte yandan, siyasi bir çözüm için 9 Kasım’da Tunus’ta BM öncülüğünde başlayan Libya Arası Siyasi Diyalog Forumu, şeffaf yönetilebilirse önemli bir fırsat sunabilir. Siyasi Diyalog Forumu’nun tüm Libya halkının ortak refahına ve refahına öncelik veren ve Libya’nın istikrar ve barışını hedefleyen sonuçlar vereceğini umuyoruz. 18 aylık geçici bir ortak yönetim yapısı belirlendikten sonra kalıcı bir devlet-hükümet yapısına geçiş sağlayan bu forumun çalışmalarının şeffaf ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi esastır. Süreci yakından takip ediyoruz.

Ülkemiz geçtiğimiz yıl Libya’da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru Hükümet ile Deniz Yargı Yetkilerinin Sınırlandırılması ve Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.

Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Zaptı çerçevesinde, Libya’da düzenli bir ordu ve güvenlik teşkilatı kurma çalışmalarına danışmanlık ve eğitim anlamında katkı sağlamaya devam ediyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına katkıları ve sonuçları Berlin Konferansı ile uyumludur.

TERÖR KORİDORUNA İZİN VERİLMEZ

Kendi göbeğimizi keseceğiz

Cumhurbaşkanı, Suriye Irak sınırında yeni bir terör devleti kurma çabalarından bahsetti. Operasyon olabileceğini vurguladı … Buna ne dersiniz?

PKK / YPG ve diğer terör örgütlerinin Suriye’de yuva yapmasına ve ülkemize tehdit oluşturmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu bağlamda kararlılığımızı yansıtmaya devam ediyoruz. DEAŞ ve PKK terörüne karşı 3 operasyon düzenledik. Bundan sonra da aynı kararlılığı sürdüreceğimizden şüphemiz olmasın. Sınırlarımızda terör koridoru oluşmasına müsamaha göstermeyeceğimiz mesajlarını, her seviyede ve her vesileyle ilgili tüm taraflara iletmeye devam ediyoruz. Bu mesajların zamanında ve doğru algılanması önemlidir. Aksi takdirde kendi göbeğimizi kesmeye devam edeceğiz. Terörist saldırılara nerede olurlarsa olsunlar karşılık vermeye devam edeceğiz.

DİPLOMASİ KONUŞULMALI

Ege ve Doğu Akdeniz’de gerilim istemiyoruz

Peki ya şimdi Yunanistan ile bu gergin ilişkiler? Cumhurbaşkanı geçen hafta “Yunanistan’a sahada cevap vereceğiz” dedi … Ege ve Akdeniz’de bizi neler bekliyor?

Ege ve Doğu Akdeniz’de gerginlik yaratacak durumlardan kaçınmak, anlaşmazlıkları diplomatik yollarla adil bir şekilde çözmek istiyoruz. Dışişleri Bakanımız ve Yunan mevkidaşı, hem keşif görüşmeleri hem de Güven Artırıcı Önlemler toplantılarının tarihleri konusunda geçen ay bir fikir birliğine vardı. Ancak Yunanistan daha sonra görüşmelere hazır olmadığını açıkladı! Henüz net bir tarih yok. Bu toplantılara her zaman hazırız; Masadan ya da sahadan kaçmayız. Türkiye ve Yunanistan karşısındaki bu olumlu tutum, üçüncü kişilere karşı kışkırtıcı adımlarını ve konumlandırma çabalarımızı sürdürmektedir. Gerilim istemiyoruz; Ege ve Doğu Akdeniz’de kalıcı barışın ancak işbirliği ile sağlanabileceğine inanıyoruz. Türkiye’de de her türlü inisiyatif almaya hazırız. Sahadaki varlığımız, uluslararası hukuk çerçevesinde ülkemizin ve Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını koruyacağımızın garantisidir. “

Batuhan Yaşar

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi