Yargıtay’dan emsal karar! Sahte kimlik ile yapılan satıştan sorumlu noter

Yargıtay’dan emsal karar! Sahte kimlik ile yapılan satıştan sorumlu noter
13:00 - Ağustos 16 2020 Pazar

Özel sektörde çalışan bir vatandaş, yıllarca maaşından artırdığı birikimlerle araç satın almak istedi. 30 Aralık 2010 tarihinde kendisini RO olarak tanıtan kişi, araç için 17.500 lirayı kabul etti ve aracı Noterden satın aldı. Bir süre sonra Trafik Teftiş Dairesi ekipleri tarafından yapılan yol incelemesinde durdurulan aracın çalındığının tespit edilmesi üzerine hayatından sarsılan vatandaş adliyeye çıktı.

Araç polis tarafından bağlanarak götürüldü, sahte kimlik verilerek araç kendisine satıldı ve bu konuda savcılık tarafından soruşturma başlatıldı; Sahte kimlik kartları ile işlem yapan sanığın noterin kusurlu olduğunu iddia etti.

Noterin gerekli ilgi ve özeni göstermediğini iddia eden davacı, kendisine zarar vermesine neden oldu; İade fazlası haklarına halel getirmeksizin, davalıdan araç satış bedeli olarak ödenen 17.500 TL’nin 30/12/2010 tarihi itibariyle en yüksek depozito faizi ile davalıdan tahsil edilmesini talep etti. Asliye Hukuk Mahkemesinde savunmasını yapan sanık noter, satıcının vermiş olduğu kimlik kartı üzerindeki bilgilerin bilgisayar sistemi üzerinden kimlik kayıtları ile karşılaştırıldığını, kimlik kartının çıplak olarak fark edilmediğini iddia etti. göz.

Mor ışıkta yapılan güvenlik kontrolünde şüpheli bir durum olmadığını, sahte kimliğin yenme kabiliyetine sahip olduğunu, hastalıkla bağlantının üçüncü kişinin ciddi hatasıyla kesildiğini savunarak davanın reddini talep etti. kişi ve ona atfedilemez. Mahkeme, satış sırasında kullanılan kimlik belgesinin aslının alınamaması, baştan çıkarma kabiliyeti açısından fotokopisi çekilen belgede bilirkişi incelemesi yapılamaması ve bu nedenle sanığın tutuklanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. sorumluluk sahibi. Başvuranın itiraz ettiği karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 2014 yılında bozulmuştur.

Yeniden yargılamada mahkeme, sahte belge ile sistemdeki bilgilerin birebir örtüştüğü ve sanığın özen ve dikkat görevini yerine getirdiği gerekçesiyle reddine karar verdi. Mağdur olan davacı karara yeniden itiraz etti. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi emsal karar verdi. Kararda, noterlerin yaptıkları işlemlerden noterin sorumlu olacağı, söz konusu işlemin bakım yükümlülüğüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olsaydı zarar görmeyeceği söylenebilirse noterin sorumlu olacağı hatırlatıldı. oluştu.

Kararda şu ifadelere yer verildi: “Çünkü noter, işlemi gerçekleştirirken gözle görülür bir yalan olmasına rağmen işleme devam etmişse ve bu işlemden kaynaklanan bir zarar varsa, doğal olarak noter sorumlu olacaktır. Noterlik işlemi sırasında kullanılan kimlik kartı alınamadığı, sahte kimlik kartının iptal kabiliyetine sahip olup olmadığı konusunda uzman incelemesi yapılamadığı anlaşılıyor.

Davalı noterin sorumluluğu, Noterlik Kanunu’nun 162’nci maddesine göre kusursuz bir sorumluluk olup, meydana gelen zarar ile davalı noter işlemi arasında uygun bir illiyet bağı kurulmuş olduğu kabul edilmelidir. Davalı noterin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde nedensel bağlantının kesildiğini ispat etme yükümlülüğü davalı noterin sorumluluğundadır.

Hal böyle olunca mahkeme tarafından; Aslı elde edilemeyen ve bu nedenle ayartma kabiliyetinin yapılıp yapılmadığı tespit edilemeyen sahte kimlik kartına istinaden, sanığın sorumluluğu kusursuz sorumluluktur, davalı noter nedensellik bağlantısının koptuğunu ispatlayamaz, ve ters çevirmeden sonra düzeltme söz konusu olamaz. 17 bin 500 TL’nin üzerinde kısmen kabul edilmesine karar verilmesi gerekirken; Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın tamamen reddedilmesine karar verilmesi doğru görülmedi ve iptali gerektirdi. Şikayetçi lehine kararın bozılmasına oybirliğiyle karar verildi. ”

Süleyman Aydın

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi