İnanın: ‘Marmara’da 7’den büyük deprem olasılığı güçlü’

İnanın: ‘Marmara’da 7’den büyük deprem olasılığı güçlü’
11:00 - Ağustos 17 2020 Pazartesi

Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Selim İnan İstanbul’da beklenen büyük depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Marmara Denizi’nde büyük bir depremin beklendiğini kaydeden İnan, “Ayrıca Marmara Denizi’ndeki tarihi dönemde biri 1509’da diğeri 1766’da olmak üzere iki büyük depremin kaydedilmesi ve aradaki zamanın İki deprem 257 yıldır burada bir enerji birikiminin varlığına da işaret ediyor.Marmara’da meydana gelen depremin konumu, Marmara Denizi’nde uzun süredir kırılma göstermeyen Kumburgaz fayının sonuna ve yine burada düşüyor. enerji birikimine neden oldu. “Bölgede 7’den büyük deprem olasılığını güçlendiriyor. Bu anlamda İstanbul ve Marmara Denizi çevresindeki yerleşimlerin depremle ilgili tedbirleri bir an önce alması gerekiyor. “Dedi.

“Önümüzdeki yıllarda depremlerin olması muhtemel”

Son yıllarda Doğu Anadolu bölgesinde depremlere neden olan sistemin kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda 650 kilometre uzunluğunda olduğunu kaydeden İnan, “Yine son derece aktif olan Doğu Anadolu fay sistemleri bu kuzey tarafından birleştirildi. Karlıova Anadolu fay sistemi Elazığ’ın doğusu Bingöl, Hazar gölü, Sivrice, Pötürge, Çelikhan, Gölbaşı, Sürgü, Kahraman Maraş kuzey, Türkoğlu güneybatı yönünde geçilerek sistem iki kola ayrılmıştır.Bir kol Adana Yumurtalık’tan geçmektedir. Amanoslar’ın güneyinde kalan kol ve Ölüdeniz fay sistemi.Bu fay sistemi tek bir faydan değil, birçok fay segmentinden oluşur: Karlıova-Bingöl fayı, Palu-Hazar fayı, Hazar-Sincik fayı, Çelikhan-Gölbaşı fayı Gölbaşı-Türkoğlu fayı, Türkoğlu-Antakya, kuzeydoğudan güneybatıya farklı uzunluklarda olup, bu faylardan Karlıova kısmı, Sivrice kısmı ve Malatya Pötürge kısmı t ile kırılmıştır. son depremler. Döngünün güneybatı kesiminde yer alan Çelikhan-Gölbaşı ve Türkoğlu-Maraş kesimlerinde uzun süre sismik aktivite gözlenmemiştir. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda deprem ihtimali bu bölümde çok yüksek. “Dedi.

“8 büyüklüğünde deprem bin atom bombasının patlamasına eşdeğerdir”

Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ölçüsünü büyüklüğün verdiğine dikkat çeken İnan, “Logaritmik olarak büyüklük artar. Örneğin 8 büyüklüğündeki bir depremde, bin atomun patlaması sırasında açığa çıkan enerji kadar enerji açığa çıkar. 1999 Kocaeli depreminde açığa çıkan enerji, 7,4 olan bombanın yaydığı enerjinin 400 katıdır, önlenmesi imkansızdır, deprem süresi ne kadar uzunsa, o kadar çok zarar verir. 1999 depremi 45 saniye sürdü, 2004 Güney Asya depremi tam olarak 3 dakika sürdü, gece 03.05’te herkes uyurken meydana geldi ve hasarın artmasına neden oldu.Bu bizim elimizde değil. Depremin odağına yakın olmak Hasarı tekrar artıran bir nedendir.Bunu önlemek imkansızdır.Zem ne kadar kötü olursa deprem de aynı oranda artmaktadır.Zemin kötü ise bina öyle olsa bile Kapak, binalar ya yere gömülür ya da yan yatar. Bunun örneklerine Kocaeli, Adapazarı, Düzce ve çevresinde 1999 depreminde, 2011 Van depreminde ve 2020 Elazığ Sivrice depremlerinde sıklıkla rastlanıyor “dedi.

“Zemin ve yapı kalitesini iyileştirirsek depremin neden olduğu zararı en aza indirebiliriz”

Kötü zeminlerde meydana gelen hasarların insan kaynaklı olduğunu vurgulayan İnan, “Bunlar arasında en dikkat çekenleri kalitesiz beton, malzeme hataları, eksik ve kalitesiz malzemeler, donatı hataları, kolon kirişlerinde yapılan hatalar, etriye hataları. Bunun örneklerini 2011 yılında 1999 Kocaeli ve Van depremlerinde görüyoruz. Şimdiye kadar anlatılanlar ışığında, bir depremde meydana gelen hasarların depremin doğal özelliklerinden ve deprem kalitesinden kaynaklandığı açıktır. Depremin doğal özelliklerini değiştirmek veya müdahale etmek imkansızdır.Örneğin 17.848 kişinin hayatını kaybettiği 1999 Kocaeli depreminde yer ve bina stokumuz iyi olsaydı ölü sayısı sabit kalırdı. çok düşük seviyelerde ve bunları hesaba katarsak depremin verdiği zararı en aza indirmek mümkün.Bunlar üzücü gerçekler olsa da, büyük bir iyimserlik olur ki İstanb ul ve Marmara bölgesi depreme hazırlanıyor. 1999 depreminden sonra özellikle İstanbul ve Marmara Denizi’ne bakan kısımlarda gevşek zemin üzerine çok katlı binaların yapımına devam edildiği görülmektedir. Depreme karşı en iyi çözümün sağlam zemine düşük katlı kaliteli bir bina inşa etmek olduğu kabul edilmelidir. Bu bakımdan son yıllarda bazı düzenlemeler yapılsa da İstanbul için artık çok geç olduğu bir gerçek olarak karşımızda duruyor. ”

Koray Ünlü

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi