Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: ‘Adalet bekliyoruz’

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: ‘Adalet bekliyoruz’
20:12 - Temmuz 6 2020 Pazartesi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles ile ortak basın toplantısı düzenledi. Tek başına ve delegasyonlar arasında yapılan görüşmeler hakkında bilgi veren Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere her zaman önem verdiklerinin altını çizerek, “Yeni yönetim ile daha iyi bir diyalogumuz olduğunu söylemek isterim. . Bu diyalog temelinde daha olumlu bir atmosfer yaratarak farklı alanlarda ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Türkiye’nin AB ile olan işbirliği ve yapmak istediği uluslararası konular. Suriye ile, ister farklı bölgesel meseleler olsun, ister şimdi Libya, bölgemizde Balkanlar’da başka sorunlar da var, AB ile şu ana kadar bu konularda ortak çaba sarf ettik. Birçok ev sahibi AB ile temelde Türkiye ile birlikte çalışmalı, güvenlik sorunları var, yasadışı göçün ortak sorunu olduğu gibi önlenmesi ve iki ülke arasındaki veya Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki ilişkilerde salgın gördük ve işbirliği daha önemli. Borrell’in bu doğrultuda samimi çabalarını görüyor ve ona teşekkür ediyoruz ”dedi.

Türkiye’nin AB beklentileri Çavuşoğlu’nun, “özellikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, bu dönemde de AB’ye taahhüt edilen Vize, yaşam özgürlüğünü aşıyor ve bazı alanlardaki mesafeyi kapsayan ortaklara, beklentimize ve hepimize fayda sağlayacak. tüm sorunlar çözülecek çünkü Almanya dönem başkanlığını devraldı.Şu anda istemediğimiz bazı sorunlar var ve bu sorunları birlikte aşmalıyız, AB’den beklentilerimiz nelerdir? Avrupa’nın ortak değerleri ve Türkiye’ye nesnel ölçüt yaklaşımı yapmayı umuyoruz.Teknik ve politik meseleleri iyi bir şekilde ayırabilirsek, başından beri birçok sorunu çözeceğiz.Şu anda ilişkilerimizi rehin alan Yunan ve Kıbrıslı Rumlar var. Avrupa Birliği için, Türkiye için adaletsizlik … Son zamanlarda Fransa da var, Fransa’nın başka bir sorunu daha var: AB, Türkiye’deki öfkenin, Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişki. Bu politik ve teknik konuları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Bugün, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta bir tıkanıklık görüyoruz. Bunun nedeni biz değiliz. Tabii ki, Türkiye, Kıbrıs Türk halkının ve ülkenin haklarının bir garantörü olarak, bu alandaki egemenlik haklarını korumakla yükümlüdür. Fakat biz Türkiye’de en başından beri söylediğimiz gibi KKTC Kıbrıs’ı Türkiye olarak paylaşmak zorundayız, işbirliğimiz var, bunun için bir diyalog başlatmaya hazırız. Burada adaletle nasıl paylaşacağımızı öğrenebildiğimiz sürece. Başka sorunumuz yok. Bugün bu konularda dostane bir ortamda neler yapabileceğimiz hakkında konuştuk. Açıkçası, bu sorunlar daha önce geldiğinde birbirimizi aldatmamalı, gerçekçi olmalıyız ve sonra sorunları daha iyi çözebileceğiz. ”

Diyerek şöyle devam etti: “Avrupa Birliği’ne Türkiye için ek kararlar alırsanız, bunu geri ödemek zorundayız”

Göç anlaşmasına değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:

“Bu göç anlaşmasına baktığımızda, hangi taraf 2016’dan beri yükümlülüğünü yerine getirdi ve hangi tarafın yapmadığını. Bugün farklı dinamiklerle karşı karşıyayız. Yarın, salgının etkisiyle, özellikle yasadışı göçmenler açısından birçok farklı sorun ve testle karşılaşacağız. Çünkü sayılar çok açık. Yüz milyonlarca insan açlık yüzünden ülkelerinden ayrılmak zorunda kalacak. Bu, dünya bankası ve diğer uluslararası kurumlar tarafından da söyleniyor. Hepimiz bundan etkileneceğiz. İşbirliğimizi genişletmemiz gerekiyor. Bu ortak bir sorun mu, evet, ortak bir sorun mu? O zaman birlikte hareket etmeliyiz. Her şey Türkiye ve AB’den bu yükümlülükleri yerine getirmeyi beklemektedir, sorunu daha derinlere inandığımızı düşündüğümüz bir şekilde çözmemektedir. Türkiye’nin taahhütlerini de yerine getirmeliyiz. Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu Almanya’nın dönem başkanlığı altında önemlidir ve Bay Merkel bunu sürdürmektedir. Aynı zamanda, Avrupa Birliği’nin çok sevmediğini görüyorum, ancak Visa Özgürlüğü, ister beğensin ister beğenmesin, AB’nin bir sözüdür, bu sözü yerine getirmelisiniz. Evet, bunun için kriterler var, bunlardan 67 tanesini yerine getirdik, birçoğu ülkeyi yerine getirme esnekliğini gösteriyor, Türkiye söz konusu olduğunda şart koşma hakkı değil. Avrupa Birliği’nin bu konudaki vaadini yerine getirmesi gerekiyor. AB’dekine benzer alanlarda olumlu adımlar görmek istiyoruz. Türkiye uzun süredir zirveye davet edilmiyor. Ancak, göç anlaşmasında çok açık, üst düzey diyalog ve temasları yasaklayan kararlar aldı. Normalde, bu kararlara uyarsak veya böyle bir karar verdiğinizi söylersek, Bay Borrell bugün Ankara’da olmamalıdır. Ancak AB’nin kararlarına rağmen bu samimi diyalogu sürdürürsek, bu bir iyi niyet işaretidir. İkimiz de birbirimize ihtiyacımız var, bu bir iyi niyet göstergesi. Avrupa Birliği’nin bu tür kararları tersine çevirmede herhangi bir faydası olmadığını görmeliyiz. Önümüzdeki günlerde Türkiye ve komisyon toplantısında yine zirveye çıkıyor, Fransa’da hala bilinen ülkeler de dahil olmak üzere gündemde olacağını görüyoruz. Türkiye buradaki sorunları çözmez, derinleşmeye karşı kararlar alır. İyi niyete ihtiyacımız var, samimiyet gösteriyoruz, ancak Avrupa Birliği’ne Türkiye için ek kararlar alırsa geri ödememiz gerekecek. Peki ne olacak? Durum daha da gerginleşecek. Bunun bir yararı var mı? Hayır. Böyle bir karar sorunların çözümüne katkıda bulunacak mı? Hayır, hiç katkıda bulunmayacak ve tam tersi derinleşecek. Bu nedenle, AB’den beklentimiz, soruna taraf olmak yerine çözümün tarafı olmasıdır. Buna ek olarak, Avrupa Birliği hem Akdeniz hem de Kıbrıs meselelerinde üyelik dayanışması anlayışı yerine dürüst ve nesnel bir arabulucu ile yaklaşırsa, Avrupa Birliği bu üye ülkelerin yararına sorunların çözümüne katkıda bulunabilir. ”

“Fransa burada dürüst değildi”

Bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Libya konusunda Hafter darbesine sahip olduklarını belirten Çavuşoğlu, “Fransa çok açık ve net, silah yardımı sağlıyor ve her türlü desteği sağlıyor. Artık agresifleşerek tarla da Türkiye’den acı çekmeye çalışırken kaybetti. Son zamanlarda Doğu Akdeniz’de bir taciz olayı iddia etti, ancak bunun doğru olmadığını, doğru olmadığını kanıtladık. NATO veya Avrupa Birliği bunu söyleyemez, ancak çok açık bir şekilde söylüyoruz, Fransa dürüst davranmadı. Böyle bir durumda, Fransa açık olmalı ve Türkiye’den açıkça özür dilemelidir. Avrupa Birliği ve NATO’dan özür dilemeli, çünkü onları yanlış yönlendirdi. ”

“AB’nin adil düşünmesini istiyoruz”

Çavuşoğlu ayrıca Avrupa Birliği’nin güvenli ülkeleri listesi ile ilgili önemli açıklamalar yaptı, “Avrupa Birliği’nin güvenli ülkelerin bir listesi var. AB gerçekten epidemiyolojik veriler ve objektif kriterler çerçevesinde bir karar verseydi, büyük saygımız olurdu. Ancak AB şu anda Afrika’da, bu kriterlerden hiçbirini karşılamayan veya ötesinde şeffaf bilgi ve korona virüsü olmayan bazı üye ülkelerin baskılanması, ülkenin güvenli listesini alma durumu açısından çok ağır Türkiye o zaman biz de Avrupa Birliği’nin adil muamelesi görmüyoruz deriz. Bu gerçektir. Burada Almanya tarafından en azından belirli bir adım adım atılacağımızı düşünüyoruz ve AB’nin bu konuda adil düşünmesini istiyoruz. Kendi halkının sağlığı göz önüne alındığında, bu gerçekler çerçevesinde bir karar verirse hepimize fayda sağlayacaktır. ”

“Avrupa Birliği soruna taraf olmaktan ziyade çözüme taraf olsun”

Bir gazeteci, “Türkiye ile AB arasında birçok görüş farklılığı olduğunu biliyoruz. Özellikle Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve orada sondaj çalışmaları ile ilgili.” Bu farklılıkların bugün üstesinden gelmek için ilerleme kaydettiniz mi? ” “Bugün bu konuları gündeme getirdik. Sorunun kaynağı nedir, bu noktaya nasıl geldik? Bu konular hakkında da hatırlatma yaptım. Bu sorun özünde, KKTC’nin Yunan kısmının Kıbrıslı Türklere yaptığı tüm açıklamanın ana kaynağıdır, Türkiye’nin aynı yöndeki uyarıları dikkate alınmaksızın Kıbrıs’ın, Türk halkı. Avrupa Birliği’ni bu konuda geçmişte uyardık ve uyarılarımız dikkate alınmadığından sismik araştırma gemilerimize ek olarak sondaj gemilerimizi de alıp bölgeye gönderdik. Bu sorunun iki yönü vardır. Bir; KKTC, Türkiye Petrol Şirketleri ve halihazırda sondaj faaliyetlerinin yapıldığı TPO’ya lisanslı alanlar bulunmaktadır. Bu alanlarda sondaj faaliyetlerimizi Kıbrıslı Türklerin isteği üzerine gerçekleştirdik. Burada esneklik gösterebilmek için KKTC ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs çevresindeki hidrokarbon gelirlerine ilişkin hakları güvence altına alınmalıdır. Adil bir gelir payı oluşturmak gerekir. KKTC’nin de bu konuda teklifleri var. İki taraf arasında doğrudan bir anlaşma olması gerekmez, bir komisyon kurulabilir. Yunan tarafı her durumda olduğu gibi Kıbrıslı Türkleri de görmezden geliyor ve adadaki tek sahibi görüyor. Ayrıca, Avrupa Birliği’nden bu konuyla ilgili koşulsuz destek alıyorlar ki bu da onları daha da şımartıyor ve bu nedenle bu konu şimdiye kadar çözülmedi. Avrupa Birliği, soruna taraf olmak yerine, çözüme taraf olmalıdır. Kendi kıta sahanlığında sondaj faaliyetlerimiz var. Bu bizim egemenliğimiz. Buna rağmen, Doğu Akdeniz’deki tüm ülkelerle, özellikle Yunanistan tarafı hariç, Yunanistan ile işbirliği yapmaya hazırız. Doğu Akdeniz hepimizin ortak deniziyse, buradaki nimetleri nasıl paylaşacağımızı bilmemiz gerekir. Yunanistan ve Türkiye, diğer ülkelerin kendilerini işbirliği içinde saymıyor, anlaşmalar imzaladı. Türkiye ayrıca karasularımıza ait haritalarla daha dar bir alana yayılan hapsedilmek istiyorlardı. Türkiye’de biz de kendi çıkarlarımızı korumak zorundayız. Uyarılarımızı dikkate almadığımız için adımlarımızı attık, ancak bundan sonra gerginliği arttırmamak için bazı konularda esneklik gösterebileceğimizi söyledik, Yunanistan ile diyaloga hazır olduğumuzu söyledik. Bu son telefon görüşmesiyle birlikte bu diyaloğun sürdürülmesinden yanayız, ancak Türkiye’nin sınırları veya egemenliği çerçevesinde Türkiye’de de kimseye bir şey dikte etmiyoruz. Diğer ülkelerde, egemenlik hakları kapsamına giren konularda kimseden talimat almazlar veya onlara talimat vermezler. Bu oldukça doğal. İşbirliği yapmalıyız ve bugüne kadar Türkiye’nin buradaki gerilimler nedeniyle dışlayıcı olduğu tek taraflı adımların dayatılmasına karşı çıktık, bizim olmadığımız nedensel ajan. Avrupa Birliği’nin bu konularda arabuluculuğunu da destekliyoruz. AB, Kıbrıs’ta ve diğer konularda dürüst bir arabulucu olduğu ve üyelik dayanışmasından ziyade tarafsız, nesnel olarak davrandığı sürece, Avrupa Birliği ile çalışıyoruz. ”

Diyerek şöyle devam etti: “Türkiye’ye karşı ek yaptırımlar uygulamayın, ulaşacağınız adımlar var”

“Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerin ilerlemesi adına atılacak adımlar nelerdir?” Çavuşoğlu şu soruya cevap verdi:

“Türkiye-AB ilişkilerinde tüm konular birbiriyle bağlantılıdır. İstesek de istemesek de siyasi meseleler ve teknik meseleler karışabilir. Sadece söylemek istediğim şuydu; Teknik ve politik meseleleri birlikte koşarsak, hedefimiz AB-Türkiye ilişkilerini geliştirmek, bitirebilir misiniz? Eğer bitirecekse, tezinize gidelim, ama ilerlemek istiyorsak tezimin doğru olduğunu düşünüyorum. Batı Balkanlar ve Türkiye’de son zamanlarda yapay bir ayırım yaptı, bunun Ege Adaları veya Doğu Akdeniz ile ne ilgisi var? Göç konusunu tekrar Doğu Akdeniz’e bağlarsanız, bu sorunu nasıl çözeceğiz? Avrupa Birliği göç ve insani konularda kendi değerleriyle çelişmemelidir Evet diyorsunuz, göç konusunu ele alalım, ancak ilerleme sağlayabilmemiz için Yunan tarafının endişelerini yerine getirmelisiniz. Onunla hiçbir ilgisi yok. tatoeba tr diğer koşulları yürütelim. O zaman bu sorunu çözemeyiz. Bu sorun yaygın bir sorundur. Birlikte bir çözüm bulmalıyız. Bu iki meseleyi karıştırdığımızda, politik olarak bağlantılı olsalar bile, o zaman onları teknik olarak karıştırdığımızda, tıkanır. Tıkanmışsa bir çözüm bulamayacağız. O zaman Türkiye bizi tehdit ediyor, göçmenler artık Türkiye’yi eleştirmeyi bırakmayacak. Sonra Türkiye şimdi gitmek isteyenleri durdurma kararını uygulamaya devam edecek. Bunlar tehdit edici diller değil. İki üyenin her şeyi rehin almasına izin verme. Türkiye aleyhine daha fazla yaptırım uygulamak. Bunu aldığınızda atacağımız adımlar var. Sahada, Akdeniz’de, her yerde bu adımları atıyor ve tereddüt etmeden atıyoruz. ”

İlker Turak

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi