Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransız dergisinin çirkin paylaşımlarına tepkisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransız dergisinin çirkin paylaşımlarına tepkisi
15:00 - Ekim 28 2020 Çarşamba

TBMM Grup Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan konuştu. Konuşmasının başında geçtiğimiz hafta tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan’a rahmet dileyen Erdoğan, “Gerçek bir demokraside çok parlak bir geleceğe imza atan bu kardeşim Bizimle bu ülkede mücadele, 2 dönem milletvekili ve son olarak da merkez karar kurulu üyesi olarak bizimle. çalıştı. Ama son zamanlarda gerçekten çok acı çekti. Onlara dünyaya bir mesaj verdik, özellikle onları dostlarımızla ebedi dünyaya uğurlarken. Bu mesajda, derneğimizin eski uygarlığımızın gerektirdiği her şeye dayandığı anlayışı vardı. Kendisine rahmet diliyorum, ailesine ve yakınlarına tekrar sabır diliyorum ”dedi.

İskenderun’daki terör saldırısı hakkında bilgi veren Erdoğan, Hatay’da şunları söyledi:

Hatay ve İskenderun dileklerimizi yinelemek istiyorum. Amanos’tan ülkemize eylem için giren 2 teröristin güvenlik güçlerimizin dikkat ve öngörüleri sayesinde tespit edilmesi kısa sürede büyük bir felaketi önledi. Güvenlik güçlerimiz tarafından etkisiz hale getirilen teröristlerin önceden belirlenen bir grubun son üyeleri olduğu anlaşıldı. Kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyor ve her birini alınlarından öpüyorum. “

Bu olay Türkiye’nin Suriye merkezli terör saldırılarına karşı ne kadar duyarlı olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, “Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı operasyonumuz İdlib’te ısrarcı duruşumuz için bir bahane değil somut güvenlik kaygılarına dayanarak kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçektir.Ayrıca Suriye sınırımız boyunca kontrolümüzde olmayan yerlerde terör örgütünün varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin artmaya devam ettiğini görüyoruz. Bize verilen sözler tutulursa ve buradaki tüm teröristler belirlediğimiz çizginin dışına çıkarılmazsa, ihtiyaç duyduğumuzda harekete geçmemiz için meşru bir nedenimiz olduğunu bir kez daha tekrar ediyorum. Suriye’den ülkemize gelen DEAŞ’lıların eylem arayışlarının sürdüğünü yakın zamanda yakaladığımız teröristler Suriye’de varlığını DAİŞ’le mücadeleye bağlayanların bahanesi boş. Deas gerçek anlamda sadece Türkiye ile rekabet etmek. Rusya’nın İdlib bölgesindeki Suriye Ulusal Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısı, bölgede kalıcı barış ve sükunet istenmediğinin bir işareti. Aynı şekilde Amerika’nın Irak’ın Suriye sınırında kurmaya çalıştığı yapının da yeni çatışmaların ve acıların habercisi olduğu açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçler ile terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanlarıyla ödüyor. Bu ikiyüzlülüğe, bu adaletsizliğe dayanamayız. Çünkü her olayın acısını sınırlarımızın hemen yanında hissediyoruz. Hatay’daki olay bunun en son ve gerçek örneğidir. Suriye topraklarına katılan ama bizim kadar IŞİD ile savaşmayan güçler, bu orta oyunu bir kenara bırakmalı. Türkiye’nin gücüne ihtiyacınız varsa Suriye terör örgütünün tamamını temizlemek için yeterlidir. Ancak Suriye konusunda yapılan hesapların ülke halkına yönelik zulmü sona erdirmekle ilgisi olmadığını biliyoruz. Tek amacımız kendi güvenliğimizi sağlamak ve Suriye halkının huzur ve esenliğini sağlamaktır. Bunun dışında hiç kimsenin toprağına, petrolüne veya kanununa göz kulak değiliz. Bir asırdır emperyalistlerin oyun alanı olan bu kadim coğrafyanın içine girdiği uyuzdan kurtulmanın vakti gelmiştir. İnşallah bu mübarek çıktının en büyük destekçisi de Türkiye olacaktır. Bu nedenle Suriye’yi tek tek bölme çabalarına karşı çıkıyoruz. Bu nedenle kukla darbecilerin Libya’nın geleceğini karartma girişimlerini engelliyoruz. Bu nedenle işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtuluş mücadelesini destekliyoruz. Bu nedenle Doğu Akdeniz’de KKTC ve ülkemizin haklarını savunma kararlılığımızdır. Kendimize olduğu kadar kardeşlerimize, dostlarımıza da destek olmak için siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri gücümüzü artırmamız gerekiyor. Sorumluluğumuz ağır. AK Parti olarak Meclis grubumuz, Genel Merkezimiz, teşkilatımız ve belediyelerimizle bu bilinç etrafında çalışmak zorundayız. “Ülkemizi hedeflerine ulaştırarak halkımızın güvenine layık olacağız.”

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan Erdoğan, şu mesajları paylaştı:

“Cumhuriyetimizin 97. kuruluş yıldönümüne yarın ulaşıyoruz. Milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı şimdiden kutluyorum. Geçtiğimiz yüzyılın başında Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Karadeniz’den Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada saldırıya uğrayan devletimizde Anadolu toprakları bile sık sık görüldü. Kurtuluş Savaşımızla bugünkü topraklarımızı parçalara ayırarak Anadolu’da milletimizi ele geçirmeyi hatta tamamen tasfiye etmeyi planlayanların hesaplarını kırdık. Mevcut sınırlarımızda, hatta Misak-ı Milli’nin arkasında bile, dönemin şartlarında anlaşabildiğimiz asgari olan yeni bir gelecek kurduk kendimize. Milli iradenin üstünlüğü ilkesi üzerine kurulan Cumhuriyetimiz bu geleceğin simgesidir. Geçen yüzyılda dünyayı kana ve gözyaşlarına boğanlar ülkemizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik görüşleri ve bunlara bağlı farklı isimler ve kafasını sabit tutmak isteyenlerin işine bağımlıydı. Bazen sosyal yapımıza saldırdılar, bazen darbe yaptılar, bazen terör örgütlerine saldırdılar, bazen vesayet emri oluşturdular. Çok şükür milletimiz her saldırıdan sonra iradesine sahip çıkmış ve ülkeyi yoluna koymuştur. Kurtuluş Savaşımızı yöneten Meclisimiz bugüne kadar yaşadığı tüm sıkıntıların ardından ayağa kalkmayı başardı. 15 Temmuz’daki son kuşatma ve bombardımana rağmen milletimizle birlikte darbecilere cesurca direnen parlamentomuz, ikinci kez Gazi unvanı ile onurlandırıldı. Cumhuriyetimiz tüm bu sıkıntıları atlatmış ve bugüne kadar gelmiştir. Parçalanması kolay, yapması zor. Cumhuriyetimizi sahip olduğumuz her değer gibi koruyacağız. Son zamanlarda bölgemizde yaşananlar bu gerçeğin en açık kanıtıdır. Hepimizin bildiği tüm eksikliklere ve tüm sıkıntılara rağmen cumhuriyetimizi tüm gücümüzle koruyarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşımızda ilk hedefinizin Akdeniz olduğunu söyleyerek ordumuza başkanlık etmesi gibi, bugün ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye’deki 2023 hedeflerine ulaşmak demek, dünyanın en iyi liglerindeki varlığını her alanda tescillemektir. Ülkemizin son 7 yıldır yaşadığı saldırı dalgası bazı alanlarda ilerlememizi yavaşlatsa da 2023 hedeflerimize ulaşma kararlılığındayız. Böylelikle büyük vizyonun yeni nesli olacağız ve güçlü bir Türkiye bırakan 2053’ü hayata geçirebiliriz. “

Daha önce Peygamberimize hakaretlerle saldıran Fransız dergisi Charlie Hebdo’nun şimdi kendisine saldırdığını belirten Erdoğan, “Bu gece Müslümanlar için özel bir gece. Bugün Peygamberimizin velayetiyle dünyayı onurlandırmasının yıldönümünü gerçekleştiriyoruz. Güzel ve güzel Muhammed’in dünyaya gelişinden bir yıl boyunca bizde devriye gezdiği için Rabbime şükürler olsun. Bu mübarek gecenin günahlarımızın bağışlanma aracı olmasını diliyorum. Bu mübarek gecenin hatrına, yaptığımız duaları ve yaptığımız duaları Rabbimin kabul etmesini diliyorum. İslam’ın, Peygamberimize düşmanlığın ve Peygamberimize saygısızlığın kanser gibi özellikle Avrupa hükümdarları arasında yayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Fransa’da Peygamber’le ilgili çirkin ve ahlaksız karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapakta yayınlanan bir karikatürle beni hedef aldığını duydum. Karikatüre bakmadım çünkü ne yaptıklarını görmek için bu tür ahlaksız yayınlara itibar etmenin bile bir zulüm olduğunu düşündüm. Sevgili Peygamberime, sevgili sevgilime bu kadar hakaret eden bu şerefsiz insanlar hakkında hiçbir şey söylememe gerek yok. Üzüntüm ve kızgınlığım, bana yapılan iğrenç saldırı yüzünden değil, çok yakından tanıdığımız Peygamberimize karşı edepsizliğin kaynağı aynı mecra olduğu içindir. Amacın kendimiz değil savunduğumuz değerler olduğunu biliyoruz. Ülkemizde bunların uzantıları olduğunu biliyor ve görüyoruz. Bu parlamentonun çatısı altında ne olduğunu bile biliyoruz ”dedi.

“Sen katilsin”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Batıya sesleniyorum, Ruanda’da yüzbinlerce insanı öldüren siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi öldürmediniz mi, Afrika’nın her ülkesine sırf elmas olduğu için girmediniz mi? ve altın ve oradaki insanları katletti? “Sen katilsin, katilsin.”

AK Parti Grubu toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da İslam ve Türk düşmanlığına dikkat çekerek, Haçlı Seferlerini yeniden başlatmak istediklerini söyledi. Fransa ve Erdoğan’ın İslami ve Türk düşmanlığının öncülüğünü yaptığı Avrupa ile Charlie Hebdo çizgi filmlerinden bahseden, aynı zihniyetin Türkiye’de olduğunu belirterek, “Böyle bir zamanda, yine de burada yeniden oy kullanacaklarını düşünüyorlar. Türkiye’ye özgürlük ve İslam düşmanları adına girdikleri nefret ve düşmanlık bataklığında boğulduklarına inanıyorum.Bunlar Avrupa’nın barbarlık dönemine dönmesinin işaretleridir.Fransa ve Avrupa genel olarak bu gaddarlığı hak etmiyor Macron’un ve onun zihniyetini paylaşanların kışkırtıcı, çirkin, nefret dolu politikaları … Kendileri ve çocukları için parlak bir gelecek için bu tehlikeli eğilime karşı ihtiyatlı Avrupalıları inisiyatif almaya davet ediyoruz.Müslümanların düşmanlarını ve Türkler, iç siyasetlerinde kirli ellerini kutsal değerlerimizden uzaklaştırmaktaki başarısızlıklarını örtbas etmek için … Peygamberimize hakaret edenlere cevabı tekrarlayalım ve cesaretlendirmeye çalışalım. onların koyulaşmış kalpleri, 1442 yıl önce Medine ehlinin verdiği gibi, ‘Ay üzerimize veda tepesinden yükseldi, çok şükür, bize gönderilen elçinin Allah’a davetinden, Medine’ye geldiniz.’ Onur duyuyorum merhaba canım. Mekke’ye, Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya, tüm dünyaya, tüm dünyalara ve her zaman onurlandıran Peygamberimize yönelik saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim için onurdur. Demek ki son nefesimizi verdiğimiz gün değil, sessiz kaldığımız, tepkisiz kaldığımız ve bu saldırılara cevap vermediğimiz gün öldüğümüz anlamına geliyor. Özgürlüğünün simgesi olarak gördüğümüz ezana ve bayrağına ihtiyaç duyulduğunda can veren bir milletiz. Boynumuzu büküp onların önünde sessiz mi kalacağız, onların karşısında şerefimizden vazgeçecek miyiz, yönümüzü diğer tarafa mı çevireceğiz? Biri bunu yapabilir ama Türk milletinin inanç ve değerlerine yönelik bir saldırı karşısında asla bu kadar tembel bir tavır alamazlar. Üstelik kendi dinimizle birlikte diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir milletiz. Yüzyıllar boyunca camiler, kiliseler ve sinagoglar bu topraklarda hizmet vermiştir. Hatta atalarımızın himayesine, devletin himayesine alınmıştır. İstanbul’dan Hatay’a bunun hala sayısız örneği var. Batıya sesleniyorum, Ruanda’da yüzbinlerce insanı öldüren siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi öldürmediniz değil mi, Afrika’nın her ülkesine sırf elmasları ve altınları olduğu için giren sizsiniz değil mi? ve oradaki insanları öldürdüler? Sen katilsin, katilsin. Bugün hala aynı şeyleri arıyorsunuz. Lübnan’a gidiyorsun, Lübnan’da ne yapıyorsun? Lübnan’da bir felaket oluyor, sözde oraya gidecek. Ne oldu, orada aradığınızı buldunuz mu? Bulamadınız. Neden? Seni kovdular. Bilindikçe her yerden kovulacaklar. Sanki Haçlı Seferlerini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferleri’nden bu yana, Avrupa’dan gelen fesat ve kin tohumlarının bu topraklara düşmeye başlamasıyla birlikte huzur buldular. Bin yıldır birlikte yaşadığımız insanlarla birdenbire düşman olmamız için hiçbir neden yok. Kendimizi sadece dışarıdan ve içeriden maruz kaldığımız saldırılara karşı savunduk. Sürgün ve mübadele gibi olaylar, batılı güçlerin topraklarımızda sergiledikleri oyunların acı sonuçlarıdır. Bununla birlikte, ülkemizde vatandaşlarımız veya misafirlerimiz olarak diğer dinlerin mensupları, eşsiz bir hoşgörü ve saygı ikliminde yaşamlarını sürdürmektedir. Türkiye genel olarak ibadete açık, bu çok önemli, milletimize, toprağımıza, 435 kilisedeki bu araziye, sinagoglara ve sinagoga hitap ediyorum. Bunlar devletimizin vesayetinde ve onların güvencesi altındadır. Biz yok, yok ve kimsenin inancına, ibadetine ve kutsallığına karışmıyoruz. Nitekim son 18 yılda vakıf mallarının iadesinden kiliselerin ve diğer ibadethanelerin restorasyonuna kadar farklı inançlara sahip vatandaşlarımızın din özgürlüğünü genişletmek için birçok adım attık. Bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak her zaman Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarımızın dert ve dertlerini kendimiz gibi gördük. Ülkemizde hoşgörü anlayışı, faşist yüzlerin Avrupa’da olduğu gibi yüzlerini maskelediği türden bir ikiyüzlülük değil, inancımızın köklerinden ve kalbimizin derinliklerinden gelen samimi bir duygudur. Almanya’da Şansölye Merkel, 100-150 kader Alman polisinin Mevlana Camii’ne sabah namazında girmesini açıklayamıyor. Sadece tanışmak, konuşmak, bunlar yollar değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya’da, vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın inancı varsa. Kimliğinize uygun bir değer vermediyseniz özür dilerim. Bu insanların çoğu sizin vatandaşlarınızdır. Onların inanç, eğitim, öğretim ve yaşam özgürlüklerine değer vermelisiniz. Ama böyle bir şey yok, bağımsızlığımıza, geleceğimize ve değerlerimize saygı duyulması koşuluyla, inançlarından, kökenlerinden, renklerinden, mezheplerinden ve meşruiyetlerinden dolayı kimseye düşmanlık duymayacağız ”dedi.

“Azeri Türk kardeşlerim de kendilerini savunma noktasına geldi”

Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalinin üzerinden 30 yıl geçtiğini belirten Erdoğan, Amerika, Rusya ve Fransa’dan oluşan Minsk Üçlüsü hiçbir şey yapmadı, “Tabii Azerbaycan Türklerimin haklarını korumak zorunda. Dolayısıyla Ermeniler saldırdı ve Azeri Türk kardeşlerim kendilerini savunma noktasına geldi. Liderlerle görüşmelerimiz oldu ve dün akşam Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede süreci detaylı olarak tartıştık. Şimdi Kafkasya’da bu çalışmaya son verelim. İstersen bunu birlikte çözebiliriz. Siz Paşinyan’la bu toplantıları yapıyorsunuz, ben de bu toplantıları kardeşim İlham ile yapacağım, güzel bir yere bağlayacağız. Heyetlerimizle görüşmek için heyetinizi gönderin. Ama bir şeye karar vermeliyiz. Bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz? Atacaksak bu adımı atalım. Bu işi burada bitirmeliyiz. Biz samimiyiz. Senin de samimi olduğuna inanıyorum, bu atı alalım. ‘Güzel bir buluşmaydı, umarım bitiririz. Kırmızı çizgilerimizi de söylüyoruz. Kırmızı çizgilerimiz aşılsa bile, babamızın oğlu gözümüz olmasa kimse üzülmesin ”.

Derya Yetim – İlker Turak – Ömer Çetin – Abdullah Sarıca

Yorumlar (0)
Yorumlar E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi