Trafik kazasında hayatını kaybeden sürücünün yakınları, aracın zorunlu trafik sigorta poliçesini düzenleyen şirket aleyhine tazminat davası açtı. Davacı aile, babalarının kazada öldüğünü, kazanın aynı zamanda iş kazası olup işverenin de kusurunun bulunduğunu açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalması kaydıyla 90 bin liralık tazminat talep etti.
Sigorta şirketi davanın öncelikle zamanaşımı nedeni ile esastan reddini diğer davalı işveren ise kazada sürücünün tam kusurlu olduğunu öne sürdü. Mahkeme; kazada desteğin kusurlu olduğu, davacıların ise desteğin kusurundan faydalanamayacakları gerekçesi ile davanın reddine karar verdi. Karara karşı davacılar istinaf yoluna müracaat etti. Bölge Adliye Mahkemesi, mahkeme kararının ortadan kaldırdı. Davacılar temyiz yolunu gidince devreye Yargıtay 17. Hukuk Dairesi gridi. Yüksek mahekme, tek taraflı kazalarda ölen sürücünün tam kusurlu olması durumunda bile geride kalan ailesine tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti.
Kararda şöyle denildi: “Kaza 09.09.2006 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacıların desteği vefat etmiştir. Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan söz konusu trafik kazası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85/1.maddesi çerçevesinde bir fiil niteliğindedir ve sürücü/davacıların desteğinin vefat etmiş olması ve murisin kusurlu olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır.
Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup, bu zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, eldeki davada zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı ortadadır.
Dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde, desteğinden mahrum şkalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarına göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı şirketinin, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda sürücü tam kusurlu olsa bile, destekten yoksun kalan davacıların da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğu, davalı şirketinin desteğin ölümü ile ortaya çıkan zarardan sorumlu olacağı ortadadır. Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”
Süleyman Aydın
Bursa'nın Nilüfer ilçesinde bulunan Şahinler Anadolu Lisesi'nde gerçekleşen LGS sınavında, bir sınıfa yanlış sınav kitapçıkları…
İsrail ve İran arasında tansiyon yükselirken, İsrail güçleri 13 Haziran'dan bu yana süregelen çatışmaların bir…
Baykar ve Leonardo, insansız teknoloji alanında ilerleme kaydetmek için Fransa'nın Paris şehrinde düzenlenen prestijli Paris…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Kurban…
İstanbul'un Eyüpsultan ilçesi Güzeltepe Mahallesi'nde, bir apartman dairesinden kötü kokular yayılması ve böcek istilası yaşanması…
İzmir, Bayraklı ilçesi Adalet Mahallesi'nde dört katlı bir binanın zemin katında meydana gelen yangın, çevrede…